Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cumhuriyet'in Bireyi Olmak

Türkân Saylan

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Feminizmi, erkeklere karşı bir savaş olarak değil, kadınların bilinçlenip gelişmesi yolunda bir uğraş olarak almakta yarar vardır sanırım; çünkü yaşam ancak kadın ve erkeğin eşit konumlarda el ele, yaratıcı güçlerini değerlendirdiklerinde bir anlam, bir bütünlük kazanacaktır. Erkeklerin ya da kadınların değil, insanların dünyasında olduğumuzu ve öyle olmayı sürdürmek ve geliştirmekten başka çözüm bulunmadığını kabul etmeliyiz.
Sayfa 93
Yaşamak şakaya gelmez.
"Bir ot gibi köşemde mi yaşayıp ölmeliyim, bir insan gibi erdemli sürekli kendimi geliştirerek, etrafımı blinçlendirerek ürkekleri korkakları, tembelleri, sorumsuzları yüreklendirerek ama çok da yorularak, yıpranarak mı yaşamalıyım?", "Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın diyen büyük şairin dizelerini mi ilke edinmeli, vur patlasın, çal oynasın örneğini mi yeğlemeliyim?"
Sayfa 55
Reklam
Kadın erkek eşitliğinin sağlanmasında çaba kadınlara ve bu eşitsizliği gözlemleyen erkeklere düşmektedir. Yeryüzünde bir cinsin hakim, ötekinin hükmedilen konumunda olması artık hiçbir çağdaş insanın kabullenemeyeceği bir haksızlıktır. Bu haksızlığın giderilmesinin gerçekleşebilmesi için en önce "kadınların kadınlara karşı ayrımcılığı"nın ortadan kaldırılması ve tüm kadınların ortak paydada birleşebilecek bir bilince kavuşması gerekmektedir.
Sayfa 112
+1
Yetişme koşulları, altyapıları böylesine kötü ve eşitsiz olan genç kuşakların, ister istemez birtakım aykırı akımların, tarikatların veya yeraltı örgütlerinin elinde oyuncak olacağı ve sorumluluğunun da bugünkü sistem ve buna suskun kalan tüm insanlar olduğunu bilmek zorundayız.
Atatürk sağ olsaydı "Benim sözlerimi yinelemeyi bırakın, ne yaptınız onu söyleyin?" diye sorardı!
Sayfa 171
Reklam
Atatürk'ün akla, bilime, çağdaş özekine (kültüre) dayalı kurduğu laik cumhuriyetimizi yıkıp yerle bir etme hevesinin dorukta olduğu dönemden geçiyor ülkemiz. Çıkarcı, özekin (kültür) yoksunu, köşe dönücü siyasacıların demokrasi adına verdikleri ödünlerle kapkara bir çoğunluğun epeyce egemen olduğu günler... Tam bir karşı devrim! 1950'lerden biraz önce başladı bu “karşı devrim". Çok partili döneme geçişle, "karşı devrim"e karşı çıkan aydınların, bilimadamlarının sesi ciddiye alınmadı. Yetke (otorite) boşluğu doğdu. Devlet çıkarcıların, bağnazların, şeriatçı yobazların, çetelerin eline geçti.
Ön söz: Sami Karaören
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.