Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Evrim ve Hayatın Anlamı

Darwin'in Tehlikeli Fikri

Daniel C. Dennett

Darwin'in Tehlikeli Fikri Gönderileri

Darwin'in Tehlikeli Fikri kitaplarını, Darwin'in Tehlikeli Fikri sözleri ve alıntılarını, Darwin'in Tehlikeli Fikri yazarlarını, Darwin'in Tehlikeli Fikri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bal Kılavuzu Kuşu
"Afrika'da yaşayan Bal Kılavuzu isimli kuş, adını insanları ormandaki gizli yaban arısı kovanlarına ulaştırma yeteneğinden almıştır. Kenyalılar bal bulmak istediklerinde çalgılarını üfleyerek bu kuşu çağırırlar. Kuş geldiğinde <Beni takip edin> anlamında özel bir şarkı söyleyerek etraflarında dönmeye başlar. İnsanlar kuşu takip eder, kuş da insanların kendisine yetişmesini bekler. Kuş daima onların arkasından gelip gelmediklerini kontrol eder ve yolculuk kovan bulunana dek böyle devam eder. Kuş kovana ulaştıklarında melodiyi değiştirerek, <İşte geldik> anlamında başka bir şarkı söylemeye başlar. Ağaçtaki kovanı tespit eden Kenyalılar balı alır, balmumu ve larvaları da kuşa bırakır."
Archaeopteryx
"Bazılarının kanatlı dinozor diye adlandırdığı, kuşlara benzeyen özellikleri bulunan ve nesli tükenmiş bir canlı olan Archaeopteryx, acaba yerden hiç havalanabilmiş miydi? Havada uçuş kadar fosil izi bırakmaya yatkın olmayan bir özellik daha yoktur; ama fosil üzerinde yapılan mühendislik analizleri, Archaeopteryx'in pençesinin koşmaktan çok dal üzerine tünemeye uygun bir tasarımda olduğunu göstermektedir. Pençe kıvrımları ile ilgili analizler, kanat yapılarının aerodinamik analizlerinden çıkan verilerle birleşince, bu canlının uçabildiği ortaya çıkar.
Reklam
ben aradayım
"Bir iblis, bir gece yalnızlığınızı derinden hissettiğiniz bir anda sürünerek yaklaşsa ve size şöyle dese : "Bu yaşadığın yaşamı daha önce olduğu gibi, sonra da tekrar tekrar yaşamak zorundasın. Bu tekrarlayacağın yaşamlarda hiçbir yenilik olmayacak, yaşadığın bütün üzüntü ve sevinçlerin, bütün pişmanlık ve düşüncelerin, bütün iç çekişlerin aynı kronolojik sıralama içinde gerçekleşecek." dese, böyle bir durumda iblisin üstüne atlayıp ona lanetler mi yağdırırsınız, yoksa bu muazzam olay karşısında ona: "sen benim tanrımsın, ben yaşamımda bundan daha ilahi bir şey duymadım." yanıtını mı verirsiniz?" (Nietzsche)
Sarkaç
“John Archibald Wheeler, evrenin sonsuza kadar bir sarkaç gibi ileri geri sallandığını, Büyük Patlamanın ardından genişlemenin, onun ardından da büzülmenin, sonra Büyük Çöküşün, ondan sonra da tekrar Büyük Patlamanın gerçeklesecegini ve bunun sonsuza kadar bu şekilde süreceğini, her sarkaç hareketinde de fizik sabitlerinde ve diğer önemli parametrelerde rastgele değişimlerin meydana geleceğini ileri sürmüştür.”
Evren sürekli aynı noktaya yer kazıyor gibi
“Evreni daha fazla inceledikçe ve onun mimari ayrıntıları üzerinde daha fazla çalıştıkça; evrenin, bizim ortaya çıkacağımızı bir anlamda önceden bildigini düsünüyorum.” Freeman Dyson, 1979.
“Toplumlar, memeliler familyasına ait olan insanlardan meydana gelir, dolayısıyla bütün memelileri bağlayan biyolojik ilkeler onlar için de geçerlidir. Buna karşılık memeliler de kimya yasalarına bağımlı olan moleküllerden oluşur; ki bunlar aynı zamanda altta yatan fizik kurallarına tabidir. Hiçbir aklı başında bilim insani bu ağırbaşlı yoruma itiraz etmez.”
Reklam
Evrimin ihtiyaç duyduğu milyonlarca yıl
"Darwin kendi kuramını nasıl bir buluşun çürütebileceği konusunda gayet açık sözlüydü. "Doğa, doğal seçilimin gerçekleşmesi için çok geniş zaman dilimleri bahşetmiştir, ancak bu zaman sonsuz da değildir" (Türlerin Kökeni s.102) Dolayısıyla jeolojik gerçekler yeterli zamanın geçmediğini gösterebilmiş olsaydı, bütün kuramı çökebilirdi."
O halde "zamanla her şey yoluna girer" düşüncesiyle hareket edip durumu kabullenmeyeceğiz.
Sayfa 24 - Alfa
Tasarım uzayı samanlığında toplu iğne arama sorunuyla karşı karşıya kalan iyi bir Darwinci, protein parçalarını veya nükleotid bazlarını proteinin veya makronun tamamı oluşuncaya kadar yerinde tutabilen ve bir tür yapı iskeleti görevi gören, daha da basit bir eşleyici arayışına girerdi. Bütün bu özelliklere sahip bir aday gerçekten de vardır; hatta daha da iyisi, bu aday İncil'de bahsedilen şeydir: Kil! Cairns- Smith karbon yapılı ve kendini kopyalayabilen DNA ve RNA kristallerine ilaveten, çok daha basit yapılı silikon bazı kristallerin de var olduğunu gösterir. Bu silikatlar da bizzat evrimsel sürecin ürünü olabilir. Bunlar kilin ultra- ince parçacıklarını oluşturur ve nehirlerdeki kuvvetle akıntıların ve türbülanslı anaforların hemen dışında biriken parçacıklara benzer. Kristallerden her biri, moleküler düzeyde belirgin biçimde birbirinden farklıdır ve bu farklılığı da, kendine eşleme sürecini başlatan kristalleşme işleminin "tohumlarını serperken" aktarır.
Dini inanç konusunda akıl yürütmek istiyorsanız ve dini inancın, inanmanın özel bir türü olduğuna dair akılcı bir gerekçe sunmak istiyorsanız, ben oyuna dünden razıyım. İnancım varlığına hiçbir itirazım olamaz. Benim anlamak istediğim şey, inancın bize gerçeğe giden yolda yardımcı olması bakımından ciddiye alınacak herhangi bir akılcı dayanağa sahip olup olmadığı; başka bir deyişle insanların sadece kendilerini ve başkalarını iyi hissettirmek için kullandığı bir araçtan fazlası olup olmadığıdır.
Reklam
Tanrı'nın evrimsel olayları belki de günbegün takip etmiyor olabileceğini, hem kaplanı hem de kuzuyu yaratmamış ve ağacı ortaya çıkarmamış olabileceğini; ama birikimli seçilimi ve dolayısıyla da evrimi olası kılan eşlenme işleminin ve eşleme gücünün özgün düzeneğini kesinlikle kurduğunu düşünenler vardır. Bu fazlasıyla çürük ve bir o kadar da kendi kendini çürüten bir tezdir. Zaten açıklamakta zorluk çektiğimiz şey, düzenlenmiş karmaşıklıktır. Sadece DNA/ protein eşleme makinesininki de olsa, düzenlenmiş karmaşıklığı bir kez benimsedikten sonra bu makinenin daha da iyi düzenlenmiş karmaşıklıkları üretebileceğini görmemiz kolaylaşır... Fakat DNA/ protein eşleme makinesi kadar karmaşık bir şeyi akıllıca tasarlayabilen herhangi bir Tanrı da en azından bu makine kadar karmaşık ve tıpkı onun gibi, bir başkası tarafından düzenlenmiş olmalıdır. (Dawkins 1986)
Darwin yalnızca ortadan başlangıç yapmakla kalmamış; aynı zamanda büyük başlangıç ile ilgili görüşlerini de yayımlamaktan dikkatle kaçınmıştı. Ama yazıştığı kişilerin baskısı çok arttığında özel kanallardan aktarabileceği fikirleri de yok değildi. Örneğin ünlü bir mektubunda, yaşamın "ufak ve ılık bir gölette" başlamış olmasının pekala olası kabul edilebileceğini yazmıştı; ancak bu ilkel organik- öncülü çorbanın tarifi hakkında çok da ayrıntılı bilgiye sahip değildi. Daha önce Asa Gray'e verdiği yanıtta gördüğümüz üzere, dünyayı şekillendiren bu sürece hükmeden yasaların da büyük olasılıkla Tanrı tarafından tasarlanmış olabileceği fikrinin ucunu açık bırakmıştı.
Memelilerin kulak kemikleri kökendeşliğe bir örnektir; sürüngenlerin bazı çene kemikleriyle benzerlik gösterir. Memelilerin kulak kemiklerinin, sürüngenlerin çene kemiklerini oluşturan kemiklerle ilişkili olması gerekmezdi, ama sonuçta öyledir... Türlerin ortak kökendeşliklere sahip olması evrimin kanıtlarından birisidir; çünkü ayrı ayrı yaratılmış olsalardı, bu kökendeşlik benzerliklerine sahip olmalarının bir sebebi olmazdı. (Mark Ridley)
Darwin'in tehlikeli fikri, Tasarımın önceden var olan bir Akla hiç gerek kalmadan, sadece Düzenin içinden algoritmik bir süreç yoluyla ortaya çıkabileceği düşüncesidir. Kuşkucular bu sürecin en azından bir yerinde, bir yardım eline gereksinim duyulabileceğini gösterebileceklerini düşündüler. Bu çabaları sırasında uzay karıncalarının varlığını kanıtlamaya çalışırken, sıklıkla kendi buldukları vinçlere rastladılar. Bu vinçler kendilerinden önceki algoritmik işlemlerin birer ürünüydü; süreci yerel olarak hızlandırıp, mucizevi olmayan bir biçimde daha etkili hale getiriyor, böylece temel Darwinci algoritmayı daha da güçlendirebiliyordu. İyi indirgemeciler bütün Tasarımın uzay karıncalarına gerek olmadan açıklanabileceğini; açgözlü indirgemecilerse hepsinin vinçler olmadan açıklanabileceğini düşünür.
125 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.