Eşkiyaların, dengbejlerin, Çerçi Miro'nun, Ose Sor'un, Saté, Zaré'lerin geçmişten gelen yürek burkan öyküleri bambaşka diyarlara götürüyor. Dağ başlarının ıssızlığına, Fırat'ın Dicle'nin tekinsizliğine bırakıp, kendiyle başbaşa kalıyor insan. Öyküler akıcı bir dille hayatın acı tatlı tüm duygularını yüklenerek kendine has atmosferine çekiyor. Çatlayan nar Ağacı kitabından sonra yazarın bu kitabını da çok beğendim. Elbette okumanızı tavsiye ediyorum kronik okurlar.
Eşkiya, her yüreği sıkıştığında buraya nehri dinlemeye geliyordu. Özlemlerini bir ıslığa sığdırıp akan sulara sunuyordu. Melodiler serin suların üzerinden uçup gidiyordu.