Hiçbir şey demeden bakıyordunuz ona, gözlerini gözlerinden ayıramıyordunuz, ağır ağır, sanki arkanızdan kıyasıya ağır bir yükü sürüklüyormuşsunuz gibi yaklaştınız, divanda yanıbaşına oturduğunuzda, dudaklarınızın henüz aşamadığı birkaç santimlik bir yol, korkunç bir yol vardı, ipe serilmek üzere sıkılmış ıslak çamaşıra dönmüştü yüreğiniz.