BİR DEJAVU ANI…
Yaşamını; uzaktan bakıldığında dramatik, gittikçe yakınlaşınca komedi olarak tanımlayan kelebek ruhlu bir kadının dilinden, aşk ve onun imgesel dünyasına farklı bir yolculuk hikâyesi “Dejavu.” Genç yazar Sevde Balcı’nın kalemi ruhun sınırlarındaki, aklın ve onun çok ötesindeki kavranması güç halleri anlatıyor. Aşka inanmayan ve onu imgeleminde başka kılıklarda; keyifli ve neşeli bir anlatımla canlandırırken, hayatından geçip gidenlere ve belki de onun küçük bir tanıklığını yapanlara farklı bir gözle bakma şansı sunuyor.
“Bazen ne kadar istersek isteyelim; içimizdeki fırtınaları ifade edecek tek bir kelime dahi bulamayışımız, çığlıklarımızı kimsenin işitmeyişi içimizde, derinde yankılanır ve Dejavu böyle başlar…”
Neşeli, hayat dolu Derin’in masalı Dejavu… Her masal gibi içinde yalnızca mutlu sonlar, idealize edilmiş kahramanlar barındırmak yerine olabildiğince yalın bir dille olanı, olduğu gibi; biraz da sert bir dille ortaya döküveriyor. Dejavu’nun sayfaları arasında bol kahkaha, gündelik dilin ironik söylemleri olduğu kadar, şiirin metafor dünyasında gezintiye çıkıyor okur. “Gözlerinin kahvesinden koy ömrüme, kırk yılın hatırına ‘sen’ kalayım…” diyen Cemal Süreya’nın dilinden, yeni bir aşk tasvirini, hem de gözleri aslında hiç de kahverengi olmayan bir kahramanın methiyesiyle yapıyor. Hayran olunanın, biricik kalanın aslında yalnızca duygunun kendisi olduğu, tüm gerekçelerin birer bahaneyle anlamını yitirebileceğini de her fırsatta hatırlatıyor.