Herkese merhaba.
Bugün sizlere Deliryum kitabının yorumunu yapmak istiyorum. 3 kitaptan oluşan bir distopya kitap serisi. Kitapta aşk tedavi edilmesi gereken bir hastalık ve ismi de Amor Delirim Nervosa olarak geçiyor. Üzerine yazılmış tonlarca kitaplar var; hastalığın aşamalı belirtileri var. Ve hükümet her 18 yaşına gelenlerin bu hastalıktan kurtulması için yapılacak ameliyatı olmasını şart koşmuş. Ameliyat için kontrole gittiğinde sorulacak sorulara ne diyeceğine karar vermen lazım; mesela güneş batarken ki gökyüzünün rengini sevemezsin; sana romantik derler veya Romeo ve Juliet’i güzel bulamazsın gibi.
Hükümet sadece hastalığı ortadan kaldırmıyor, bütün duyguları yok ediyor ve aşksız evlilik için aynı zaman da sana bir liste veriyor; ben sana bu kişileri uygun buldum, içlerinden birini seç ve evlen diyor.
Yani her konuda kontrol sahibi olacak güce sahip.
Kitabın ana karakteri Lena isimli genç kız ameliyatı için gün sayıyor. Annesinin ameliyatı başarılı olmadığı için ve sonunda annesi intihar ettiği için bu süreci fazlasıyla gergin geçiriyor. Ve ameliyat günü işler bir anda bambaşka bir hal almaya başlıyor.
Gerçekten çok başarılı bir şekilde kurgulanmış bir kitaptı. Devamını büyük bir merakla okuyacağım.
DeliryumLauren Oliver · Artemis Yayınları · 2014198 okunma
SPOİLERSİZ KİTAP YORUMU :
Kitap gerçekten çok güzel o kadar çok sevdim ki kurgusunu ,sırf konusu yüzünden bir günde bitirdim ve aynı gün serinin diğer kitabı olan pandemonyum'a başladım.
Bence herkes gönül rahatlığıyla okuyabilir. içinde hiçbir rahatsızlık verici bir sahne yok ama anlama açısından 12 -13 yaşındakiler den başlayarak herkese öneriyorum kitapta dedik ama seride de erotik bir sahne yok seriyi de okuyabilirsiniz .
Kitabın konusuna gelirsek kitap ABD de geçiyor ve aşk bir hastalık olarak görülüyor ve ana karakterinizin bunun karşılığında yaşadıklarını görüyoruz (ama ben nedense ana karakter olan kızı hiç sevemedim serinin ilerisinde bir konuda iki yüzlü olması açısından ama buna rağmen seriyi sevdim 1 puanı da kızın aptallığı yüzünden kırdım) çok fazla konuya girmek istemiyorum alın okuyun bence :))
Her gün saatlerce sınırın kenarında yürürdüm. Bazen ağlardım. Ama bir süre sonra, sadece yürümeye başladım. Kuşları izlemek hoşuma gidiyordu. Bizim tarafımızdan havalanıyor, kolayca Yabanıl'a uçuyorlardı. Bir ileri bir geri, bir ileri bir geri, havalanıyor, havada süzülüyorlardı. Onları saatlerce izliyordum. Özgürlerdi: Tamamen özgürlerdi. Portland'daki hiçbir şeyin, hiç kimsenin özgür olmadığını düşünürdüm ama yanılmışım. Kuşlar özgürdü.
Seni nasıl mı seviyorum?
Dur, anlatayım.
Seni ruhumun ulaşabileceği kadar derinlemesine, enlemesine ve boylamasına seviyorum.
Seni her günün en sakin anı gibi seviyorum.
Seni özgürce seviyorum.
İnsanlar doğal hallerinde ne yapacakları önceden kestirilemeyen, dengesiz ve mutsuz varlıklardır. Ancak hayvan içgüdüleri kontrol altına alındığında sorumluluk sahibi, güvenilir ve hayatlarından memnun olurlar.
Şşşt Kitabı, Sf. 31