Daha dün lülesinden su içtiğimiz çeşme, gölgesinde oturduğumuz ağaç, üzerinden geçip gittiğimiz Arnavut kaldırımı, göz açıp kapayıncaya kadar yok olup gitmiştir.
Baba evi yıkılmış, top koşturduğumuz arsaya apartmanlar tünemiş, dalından düşüp kolumuzu kırdığımız dut ağacı kesilmiş ve yaz günleri girip yüzdüğümüz o yeşil ırmak simsiyah bir suya dönüşmüştür.