Denizde boğulmak üzere olan birisinin canhıraş feryatlarla yardım istemesine aldırmaksızın, Allah'ın emrini yerine getiriyorum diyerek birinin namaza durması ve adamı kurtarmak için kılını kıpırdatmayan onu o halde bırakması nasıl, Akıl mantık, İslam, Vicdan ve ahlak dışı ise başta Irak Müslümanları olmak üzere bütün müslümanların yani bizlerin gözleri önünde kardeşlerimizin katledilmelerini seyrede seyrede ya da olan bitenleri görmezden duymazdan gelerek, gözünü kulağını işlenen katliamlara kapatarak, Müslüman kardeşlerinin katledilmelerini engellemek için hiçbir şey yapmaksızın sadece Allah'tan alacağımız sevapların hesabını yaparak huzur ve mutluluk içerisinde Hac ve umreye gitmekte beis görmemesi de öyle bir şeydir..
Yönetimin aksaklıklarının düzeltilmesini, sadece tek tek bireylerin dindarlık ve ahlak kalitelerine endekslemek mümkün değildir. Bilakis sistemi de ahlaki esaslara bağlı ve bağımlı bir "sosyoekonomik adalet toplumu" haline getirmedikçe, keza şeffaf ve hesap sorulabilir bir "temiz toplum" modelini hayata geçirmedikçe, yani "sistem ahlakı" kavramını gündeme dahil etmedikçe İslami değerler açısından başarılı bir yönetim ve devlet anlayışına söz etmek zordur.
Siyaset ve yönetim alanındaki uygulamalar da Müslümanların göz önüne almaları gereken önemli bir Kurani/İslami prensip kuşkusuz şuradır. Bu noktadan hareketle 'Şura' yı halk iradesinin egemenliği şeklinde yorumlamak da mümkün görünmektedir.
Bir dinin mahiyetine dair sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek için olmazsa olmaz şart, o dinin kurucu metnine - yani kutsal kitabına- bakmaktır.. Kur'anı incelediğinde, İslam'ın sadece inanç ve ibadetten ibaret olmadığını bizzat görecektir
Şunu Unutmamak gerekir ki "iman ve İslam" dış dünyayı değiştirmeye, yeryüzündeki her türlü kötülükle mücadeleye yönelmedikce, kötülükleri iyiliklere çevirmek amacıyla yola koyulmadıkça, harekete ve eyleme geçmedikçe, iman davası ispatlanamayan bir iddia olmaktan öteye geçmeyecektir...
Bir Müslüman olarak bu memlekette dini, mezhebi, ideolojisi, dünya görüşü, politik çizgisi, Etnik aidiyeti ne olursa olsun, herkesin huzur içinde ve kardeşçe bir arada yaşadığı bir gelecek istiyorum.
...medyanın zihinlerimizi bombardıman ettiği ramazan görüntüleri, İslam'ın bir "din" olmaktan ziyade, bir "kültür " olarak algılanmasının yol açtığı görüntülerdir.
Rahmetli Aliya Izzetbegoviç Bosna savaşı döneminde İslam ülkelerinden gelen gıda yardımlarına dikkat çekerek, "Bu yardımlar ancak bizim "tok" olarak ölmemizi sağlar. Bize gıda da lazım elbette ama savaşabilmek için asıl silâha ihtiyacımız var." demiştir.
Şimdi size kitaptan sadece bir paragraf alıntı yapacağım ve kitabı neden okumanız gerektiğini anlatmış olacağım :)
İslam Marksın afyonuna dönüştürülüyor.
%99'u Müslüman olduğu söylenen ülkemizde, siyasetin ticaret haline geldiği, mücahitlerin mütahitlere dönüştüğü, tasavvuf ehlinin tasarruf ehli hâlini aldığı, israfın, lüks tüketimin, tüketim çılgınlığının, kazandığından fazla harcamanın, şatafatlı ve gösterişli iftar sofralarının yaygınlaştığı, kısacası bir "abdestli kapitalistler" sınıfın doğmaya başladığı, buna mukabil işsizliğin %9-10 larda seyrettiği, fakirlik sınırında 25 milyon insanın yaşadığı, açlık sınırında 2,5 milyon insanın süründüğü, buna mukabil lüks tüketim arttığı, içki tüketiminin ve uyuşturucu kullanımının baş döndürücü bir hızla yükselişe geçtiği, alkolizmin yaygınlaştığı, özellikle yönetici tabakaların yolsuzluklara bulaştığı bir toplumda, dinin yani İslam'ın bütün bu ahlaksızlıklara karşı bir başkaldırı kaynağı olacak yerde, kitlelerin bunları kanıksamasını sağlayan bir afyon haline getirildiği veya getirilmek istendiği gün gibi ortadadır.