Başımın üzerinde yüksek, çok yüksek bir gökyüzü, çevremde uçsuz bucaksız bir düzlük vardı. Ve ben kendimi küçücük, yapayalnız, bilmem nerelerden kalkıp buralara düşmüş, sırtımda pamuk ipliğinden örülmüş bir kazak, ayağımda keten çizme, başımda ise yıkana yıkana rengini atmış bir kasketle pek zavallı görüyordum.