Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Devletlerarası Sömürge Kürdistan

İsmail Beşikçi

Devletlerarası Sömürge Kürdistan Gönderileri

Devletlerarası Sömürge Kürdistan kitaplarını, Devletlerarası Sömürge Kürdistan sözleri ve alıntılarını, Devletlerarası Sömürge Kürdistan yazarlarını, Devletlerarası Sömürge Kürdistan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kürt ulusal uyanışının engellenmesi için din kurumu kullanılmaktadır.
Sayfa 42 - Alan Yayıncılık
Öz benliğini, yani Kürt benliğini inkar eden, Türkleşen, "Türküm mutluyum" diyen bir kişi her şey olabilir.
Sayfa 30 - Alan Yayıncılık
Reklam
Şeyh Said Kürt isyanında İngilizlerin Kürtlere yardım ettiği büyük bir aldatmacadır. Zira o yıllarda İngilizler Kürtlere karşı Güney Kürdistan kanlı bir savaş yürütüyorlardı.
Sayfa 28 - Alan Yayıncılık
Kemalistlerin İngilizler ile mücadeleleri, aslında, Kürdistan'da daha fazla pay kapma mücadelesidir. Emperyalist ve sömürgeci bir mücadeledir.
Sayfa 22 - Alan Yayıncılık
Kürtler hiçbir yerde Kürt sayılmıyorlar.
Sayfa 11 - Alan Yayıncılık
…Irkçı ve sömürgeci bir zihniyetin üreteceği demokrasi de ancak bu kadar olabilir. Fakat bu tür kişiler, Bulgaristan'da herhangi bir gazetecinin, oradaki Türk azınlığı ile ilgili olarak, "Bulgarca öğrenmemişlerse, bunun suçlusu Türkler değil, Bulgarca öğretmeyen devlettir.." biçimindeki açıklamalarına şiddetle tepki gösteriyorlar. Türkçe konuşmanın ve Türkçe öğrenmenin temel bir hak olduğunu belirtiyorlar. Irkçılık kısaca budur. Kendi ulusu için istediği haklan, örneğin dil, kültür haklarını, başka bir halk için, başka bir ulus için layık görmemek. Bu ırkçı ve sömürgeci zihniyet insanları ve kurumları çifte standartlı düşünmeye ve davranmaya zorlamaktadır.
Reklam
1988 yılı Mart ayı ortalarında, Güney Kürdistan'da Halepçe kenti, İran yönetimiyle ortak hareket eden Kürt peşmergelerin eline geçmiştir. Sömürgeci Irak yönetimi, kenti terketmek zorunda kalmıştır. Fakat geri çekilirken kente kimyasal silahlarla saldırmıştır. Ajansların verdiği habere göre 5.000 Kürt insanı kimyasal silahların kullanılması sonucu yaşamlarını kaybetmiştir.. 10.000 kişinin üzerinde yaralı vardır. Kürt kaynakları bu sayıların aslında çok daha büyük olduğunu vurgulamaktadırlar. Bu kuşkusuz büyük bir soykırımdır. Bu soykırımda çocuklar, kadınlar, yaşlılar kitleler halinde yaşamlarını yitirmişlerdir. Bu vahşet karşısında, Türk Hükümeti'nin, Türk siyasal partilerinin, Türk üniversitesinin, yazarların, günlük Türk basınının, TRT nin sergilediği tavır, üzerinde dikkatle durulması gereken bir tavırdır. Filistin-Israil mücadelesinde bir Filistinlinin ölümünü yoğun bir biçimde protesto eden, kamoyuna duyuran bu kurumlar, Güney Kürdistan'da, Halepçe'de 5.000 den fazla Kürt insanının katledilmesine, 10.000 den fazla insanın yaralanmasına neden olan soykırım karşısında sessiz sedasız kalmayı tercih etmişlerdir. Olayı görmezden duymazdan gelmişlerdir. Sorunun odak noktası budur.
Frantz Fanon şöyle diyor: Sömürge ülkelerde halkı örgütlendirmek, silahlı mücadele düzeyine getirmek son derece zor bir olaydır. Çünkü bu ülkelerde halk sindirilmiştir. Halk korku ve yılgınlık içindedir. Sömürgeci güç halktan, kendisinden korkmasını, kendi emirlerinin dışında hareket etmemesini istemektedir. Baskı, zor, zulüm, hakaret, horlama insanlarda ve yığınlarda derin bir ruhsal çöküntü ya- ratmıştır. Halk kendine güvenemez. Ailesine, aşiretine, köyüne, akrabasına güvenemez. Yarınına güvenemez. Halk, kendini, ailesini, akrabalanm, ulusunu olağanüstü derecede küçük görür. Sömürgeci güçleri ise olağanüstü derecede büyük görür. Onlarla hiçbir zaman mücadele edilemeyeceğini düşünür. İnsanlar kendilerine çizilen ve dayatılan kadere razı olmuşlardır.
...ezilen ulus milliyetçiliği ile ezen ulus milliyetçiliği arasında fark gözetilmesini gerektiryordu.
Türkiyenin Kürdistan'da uyguladığı en geçerli politika devlet terörüdür. Türkiyenin Kürd Sorunu karşısındaki tek politikası budur. Türkiye'nin Kürd Sorunu'na karsi devlet terörü uygulamaktan baska bir politikası yoktur. Yani “Öyle bir baskı uygulayalım ki, hiç kimse Kürd sözünü ağzına alamasın, Kürd ulusal ve demokratik haklarından söz edemesin. Öyle bir cezalandırma ve yıldırma sistemi uygulayayım ki, Kürd Sorunundan söz edenler bu cezanın, sadece kendileriyle bitmeyeceğini, ailelerini, köylerini, asiretlerini de kapsam içine alacağını bilsinler, korksunlar, bu işlerden uzak dursunlar.."anlayışıyla hareket edilmektedir. Fakat bütün bu işkencelere, katliamlara, sürgünlere rağmen, mahkûmiyetlere, yoksulluklara rağmen, Kürdistan hakkındaki incelemeler, araştırmalar günden güne artmaktadır. Kürd dili ve Kürd kültürü üzerindeki incelemeler günden güne çoğalmaktadır. Kürd ulusal ve demokratik hakları konusundaki istemler çoğalmaktadır, yoğunlaşmaktadır ve bu istekler çeşitli biçimlerde fade edilmektedir.
Reklam
Türk üniversiteleri hep Kürdlerin aslının Türk olduğu, Kürdçe diye bilinen bir dilin mevcut Olmadığını konusunda incelemeler, propagandalar yapar.
Ubeydullah Nehrî, Alişêr, Şêx Seîd, Îhsan Nûrî, Simko, Seyîd Riza, Qadi Muhammed, Mele Mistefa Barzanî önemli Kürd yurtseverleridir. Halbuki bu önderler Türkler tarafindan, Tûrk solu tarafından, gerici, İngiliz ajanı,şaki haydut gibi terimlerle anlatılmaya çalışılıyor.
Kürdler düsünce ve eylemlerini Türk Solu'na ve Türk sosyal demokrasisine göre olusturmaya calismaktadirlar. Halbuki Kürdler birtakim seylere haklari olduklarina önce kendileri inanmalidirlar. Eger bu inanc, bu güven varsa, hiç kimsenin, hicbir çevrenin tavır ve davranışı Kürdleri etkilemez Kürdler herhangi bir konuda bir düsünce ileri sürerken veya elem yaparken, falanca sol akim bize ne der diye düsünmez. Kürdler eger Kürdçe konusmanin ve yazmanin son derece dogal bir hak olduguna inaniyorlarsa bu haklarini kullanirlar. Bunun için falan filan yasalarin degismesini veya yürürlükten kaldirilmasini beklemezler. Bülent Ecevit gibi, Erdal inönü gibi, Prof. Mümtaz Soysal gibi, Ugur Mumcu gibi, Ismail Cem gibi, Prof. Toktamis Ates gibi Türk ırkçılığın ve sömürgeciliginin en has isimlerine Kürdçe konusmanin ve yazmanin cok dogal bir hak oldugunu anlatmaya, onları ikna etmeye calismazlar. Düsüncelerinden ve tavirlarindan dolayı bir cezai takibat ile karsi karşıya kalırlarsa, bunlar savunmak için de her türlü çabayı gösterirler.
Korucuların devletin giriştiği bu tür kyımlari ileride anlatmaları da mümkündür. Bu da devletin entrikacı ve işkenceci yüzünü iyice açığa çıkarır. Bu bakımdan, çok şey bilen bu kişilerin ilk fırsata ortadan kaldırılmaları gerekir. Ölüm gerekçesi zaten hazırdır: PKK ile çatışmaya girdi, vuruldu.
105 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.