Nasıl başladı, ne kadar sürdü anlayamadı, hıçkıra hıçkıra ağlarken buldu kendini.
Bir tuhaf oldu. Sanki içinde iki Aybar vardı. Bir yanda kaybettiklerine ağlayan Aybar, öte yanda ağlayanı esefle kınayan Abar.
Konuşunca 'Bakın ben ne yürekliyim, duygularımı, düşüncelerimi ortaya koyabiliyorum!' diyormuşum gibi geliyor bana, rahatlıyorum. "Mutlu değilim belki, ama madem ki buradayım, bir yerim, bir değerim olsun istiyorum."
Bana bağışlarken aceleci olmamamı öğütledi.
Bağışladığımız kişi yaptığının zararsızlığına inanıp aynı şeyi, hatta şiddetini artırarak, bir başkasına da yapabilirmiş.
Zayıftan yana tavır koymak bu toprakların mayasında var, yüz yıl, beş yüz yıl geçse de bu böyle, söylesene, bunu bilip mazlumu mu oynuyorsun sen şimdi?
Sultan Selim"in, belki tek, ama en önemli fazileti, insana yaraşır davranışı, güçsüzlüğünü kabul edip devleti kendi yerine Sokulu Mehmet Paşa'nın yönetmesine izin vermesiydi.