Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dinin Kısa Tarihi

Richard Holloway

Dinin Kısa Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Dinin Kısa Tarihi sözleri ve alıntılarını, Dinin Kısa Tarihi kitap alıntılarını, Dinin Kısa Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Defin ayinleri zaman içinde daha ayrıntılı hale gelmekle kalmadı, aynı zamanda kimi yerlerde deh­şet verici bir biçimde acımasızlaştı. Ölen kişinin konfor ve statüsünü öteki tarafta da sürdürmesini sağlamak için eşler ve hizmetkarlar kurban edildi. En başından itibaren dinin acımasız bir yanının olması dikkate değer bir husustur: Din bireylerin hayatlarına çok az önem vermiştir.
Hayat ölümden sonra başımıza gelebileceklerin bir girişi olarak değil, kendi başına iyi yaşanmalıdır.
Sayfa 119Kitabı okudu
Reklam
Daniel'in büyük bir fikri daha vardı. Tanrı onlara sonun yaklaştığını göstermek için Mesih adında çok özel bir gizli ajan gönderecekti. Mesih onları nihai saldırı için hazırlayacaktı. Mesih "kutsal yağ sürül­müş kişi" anlamına gelir. Geçmişte Yahudiler kendi­lerini yönetmesi için bir kral tayin ettiklerinde onun Tanrı'nın hizmetkarı olduğuna dair bir işaret olarak başına yağ sürmüştü. Daniel, İsrail halkına zamanın ve çekilen acıların çok yakında son bulacağını söy­lüyordu. Sonun yaklaştığının işareti de Mesih'in ge­lişi olacaktı. Ancak Mesih dış uzaydan gelmeyecekti. Gökyüzünden yere inmeyecekti. Kendi aralarında yaşayan biri olacaktı. Günün birinde ortaya çıkacaktı, kimliği deşifre olacaktı. Belki de halihazırda bura­daydı - bu nedenle gözünüzü dört açın! Böylelikle Daniel, İsrail halkına bir süre sonra acılarının sona ereceğini ve Tanrı'nın onların gözdeki gözyaşlarını sileceğini söyleyerek umut aşıladı. Halk gözünü dört açıp Mesih'i beklemeye başladı. Ama Mesih hiçbir zaman gelmedi. İşler daha da kötüye gitti.
Cehennemdeki sonsuz azap düşüncesi, ona inanmayanların bile yutkunmasına neden olur. Bu kadar korkunç bir fikir insanın aklına hayali­ne nasıl gelebilir! İnsanlar yüzyıllar boyunca bir­birlerine korkunç şeyler yaptı. Ancak cezaların en acımasızı bile, bir noktada son bulmak zorundaydı; en nihayetinde kurbanın ölümüyle sonlanıyordu. Cehennemin korkunçluğu, acının hiç son bulmama­sıydı. Mahkumlar hiçbir gelecek umudu olmadan sonsuza dek o azap anlarını yaşayacaktı.
Sayfa 208Kitabı okudu
Tektanrıcılık, rekabet halindeki bir sürü tanrı­yı ortadan kaldırsa da kendine özgü güçlükler ba­rındırır. Gördüğümüz gibi İsrail halkının yaşadığı güçlük, acı çekme problemiydi. Tanrı'nın onları seç­mesi neden sürekli acı ve üzüntü getirmişti? Zer­düşt'ün güçlüğü daha derin ve evrenseldi. Acı çe­ken insanlar, iyilerin başına kötü şeyler gelmesinin nedenini sorgular. Zerdüşt daha derinlere inip iyi­lik ve kötülüğün ilk başta dünyaya nasıl geldiğini bulmak istemişti. İnsanlar için hayat, hayatta kal­ma mücadelesiydi. Bu mücadele sadece doğa şart­larına karşı değil, kendi türüne karşıydı. İnsanların birçoğu acımasızdı ve kendi türündekilere çektir­diği acılara kayıtsızdı. Bunca kötülük nereden geli­yordu? Peki bunlara katlananların acıları telafi edi­lecek miydi, bu acıları yaşatanlar cezalandırılacak mıydı?
Sayfa 108Kitabı okudu
Kilise ilahi hoşgörü dininin, insani acı­masızlık dinine dönüştürülmesine göz yummuştu. Konstantin, İsa'nın Çarmıhının yer aldığı bayrak­ların altında düşmanlarını kılıçtan geçirirken bunu yapmıştı. Haçlılar, Kutsal Topraklara Müslümanla­rı öldürmek için gittiğinde bunu yapmıştı. Engizis­yoncular, işkence tezgahında sapkınların kolları­nı, bacaklarını koparırken bunu yapmıştı. Herkesi kendi Tanrı versiyonlarına boyun eğmeye zorlamış­lardı. Çünkü kendi Tanrı versiyonları, aslında ken­dilerinin bir versiyonuydu.
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
Din en başından beri politik karışımın parçası olmuştur. Tanrı ve insanlık arasındaki ilişkinin bile bir tür politika olduğunu söyleyebiliriz; çünkü bu da aralarındaki ilişkiyi düzenler. Din en başından beri dünyevi politikanın parçasıdır. Dinin içinde de politika vardır; dini kimin yönlendireceği ve bu se­çimin nasıl yapılacağı konusundaki anlaşmazlıklar bunun birer örneğidir.
Sayfa 250Kitabı okudu
Mormonlar
İsa Mesih'in Son Zaman Azizler Kilisesi, renkli bir başlangıçtı ama bugün çok sade bir yaşamın temsilcisi. Mormonlar sigara içmezler ve uyuştu­rucu kullanmazlar. Alkol, çay veya kahve içmezler. Dövme veya piercing yaptırmazlar. Kumar oyna­mazlar. Evlenmeden önce seks yapmazlar. Aile ha­yatına değer verirler ve evlendikten sonra çok ço­cuk yaparlar. Çok sıkı çalışırlar ve birçoğu çok zen­gindir. Genç erkekler hayatlarının iki yılını ABD'de veya diğer ülkelerde misyonerlik yaparak geçirir. Belki de yakınlarınızdaki bir caddede onlardan bi­riyle karşılaşabilirsiniz.
Sayfa 285Kitabı okudu
mükemmel :d
Roma Kilisesinin en güçlü yanıysa, bölünmeye karşı direnciydi. Tek amaç doğrultusunda kenet­lenmek, farklı yerlerdeki farklı insanları aynı inanç çatısı altında bir arada tutuyordu. Ayinlerde Latince kullanılması bile birleştiriciydi. Latinceyi sadece eğitimliler anlayabiliyordu ve din adamla­rı arasında bile eğitimli olanların sayısı sınırlıy­dı. Dolayısıyla Avrupa genelinde ayinlere gidenleri birleştiren ortak bir özellik, mihrapta söylenenleri anlamamalarıydı.
Sayfa 232Kitabı okudu
Tetzel'in Jüterbog meydanında verdiği vaazdan iki yüzyıl önce, Papa IX. Gregory engizisyon birimi­ni kurmuştu. Engizisyoncu adı verilen infazcılar, iş­kence de dahil olmak üzere her türlü yönteme baş­vurarak Kilisede sahte öğretilerin kökünü kazımak­la görevlendirilmişti. Kullanılan en etkili yöntem, işkence tezgahıydı. Ahşap bir çerçevenin başına ve sonuna ikişer urgan tutturuluyordu. Zanlının kolla­rı ve bacakları bu urganlara bağlanıyordu. İşkence­ci, çıkrığı çevirince kemikler korkunç bir çatırtı se­siyle yerinden çıkıyordu. Beklenen itiraf gelmezse, kurbanın kolları ve bacakları bedeninden ayrılana kadar aynı işleme devam ediliyordu. Bu, düşmanla­rınıza sevgi beslediğiniz ve sizi lanetleyen kişileri kutsadığınız bir dünya değildi. Bu tablo ölümden sonraki hayatla meşgul olan dinin, sıklıkla ölüm­den önceki hayatın düşmanı hale gelmesinin bir örneğiydi.
Sayfa 222Kitabı okudu
Reklam
"Hiç kimse görmek istemeyenler kadar kör değildir."
Sayfa 152Kitabı okudu
Papa II. Urban, ilk Haçlı Seferini 1095 yılında başlattı. Sonraki iki yüzyıl boyunca yedi Haçlı Se­feri daha düzenlendi. Kudüs bir süreliğine geri ka­zanılsa da Haçlılar, Müslümanlara olduğu kadar Doğu Kilisesine bağlı Hıristiyanlara da büyük zarar verdi. Katolik tarihinde silinmez bir leke bıraktılar. Bununla birlikte Kilise için de can alıcı bir geliş­menin kapıları aralanmış oldu. Papa insanları haçlı seferine gitmeye teşvik etmek için bütün günahla­rını bağışlamayı vaat etti. Bu pazarlık için teknik bir terim olarak Latince imtiyaz anlamına gelen endüljans sözcüğü kullanıldı. Bu vaadi sunmanın ruhani bir mantığı vardı. Ne de olsa at sırtında veya yürüyerek evlerinden binlerce kilometre uzağa gi­dip savaş meydanlarında hayatını riske atmak, o zamana kadarki kötü davranışların geri ödemesi olarak düşünülebilirdi. Günümüzde adalet sistem­leri tarafından uygulanan para cezaları veya kamu hizmeti cezaları gibiydi.
Sayfa 219Kitabı okudu
Din kimi yararlı, kimi acımasızca birçok amaca hizmet etti. En acımasızı, diğer ırkların yerinden yurdundan edilmesini meş­rulaştırmak için kullanılmasıydı. Filistin'deki Vaat Edilmiş Toprakları ele geçiren İsrailoğulları gibi, Kuzey Amerika' ya gelen öncüler de kaderlerine Tan­rı'nın yön verdiğine inandı. Beraberlerinde getir­dikleri Protestanlık, ABD'ye damgasına vuran kıpır kıpır bir dindi. Arzuların yön verdiği, hiçbir zaman tatmin olmayan, sürekli olarak kazanma hırsıyla yanıp tutuşan bir kültür yarattı. Her zaman fethe­dilecek yeni sınırlar vardı.
Sayfa 270Kitabı okudu
İncil bilim değil sa­nattı. Hayatın işleyişi hakkında bilgiler vermek için değil, hayatın anlamını düşünmenizi sağlamak için tasarlanmıştı. Bu kişilerin gözünde din varlığını korudu ama eski kesinliğini yitirdi. İlk kez gerçek anlamda inanç haline geldi! Kesinlik inanç değil­dir. İnancın tam karşıtıdır. Ortada kesin bir şey varsa, ona inanmanız gerekmez. 2+2'nin 4 ettiğine inanmazsınız. Kesin olarak bilirsiniz, emin olursu­nuz. Parmaklarınızla sayabilirsiniz. Ancak hayatın önemli bir anlamı olduğunu ve dünyanın onu seven bir yaratıcısının olduğunu kesin olarak bilemezsi­niz. Öldükten sonra başka bir hayat süreceğinizden de emin olamazsınız. Bunların hiçbiri kesinlik içeremez. Bunlara ya inanırız ya da inanmayız. İnan­ca sahip oluruz ya da olmayız. Modern bilim, dinin daha iyi anlaşılmasını ve kendini daha iyi ifade et­mesini sağlayarak aslında katkıda bulunmuş olur.
Sayfa 311Kitabı okudu
584 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.