İslâm ve Batı medeniyetini yakından tanıma fırsatı bulmuş ender şahsiyetlerden biri olan Ali ŞERİATİ, bir sosyolog gözüyle incelediği din ve dindarlık meselesini ve ilkel dinlerden, medeni dinlere uzanan dinler tarihi serüvenini dahiyane bir fikir işçiliği ve Fars edebiyatının kendisine kazandırdığı akıcı üslupla ele almış, bilimsel liyakati, özgün bakış açısı, inandığı doğrular uğruna can verecek kadar yürekli kişiliği ile de sadece kendi coğrafyasında değil, tüm İslâm aleminde kitleleri fikirlerinin peşinden sürüklemiş, Batılı sosyologlara parmak ısırtacak tespitleri ile tüm dünya bilim çevrelerinin de haklı saygısını kazanmıştır.
Fakat üzülerek belirtilmelidir ki; onun bu özgün ve özgürlükçü tutumu, sadece İslâm düşmanlarının tepkisini çekmekle ve onlar tarafından şehit edilmekle kalmamış, dost ve kardeş bildiği Müslümanlardan da çok büyük tepkiler almıştır... Çünkü onun düşünceleri, batıl düşünce karşısında çok büyük bir mukavemet oluştururken, İslâmı kirleten ve çöküntüye uğratan bidat ve hurafelere de ağır darbe indirmiştir.
"Sizi rahatsız etmeye geldim!" mottosuyla giriştiği fikir işçiliğinde vardığı yegane sonuç şudur:
"Eğer din, ölümden önce bir işe yaramazsa, ölümden sonra hiçbir işe yaramayacak!"