Çocuğuna ve çocuğunun annesine bağlılığı,varlığının en büyük anlamı ve amacı gibi geliyordu ona. Karısını ve çocuğunu sevmek, bu dünyada sahip olunacak en büyük servet, en büyük amaç değil miydi? Başka bir şey beklemiyordu hayattan.
Cezalandırılması gerekenler,yenilik getirenler olmamalı,yapması gerektiği halde,hiçbir şey yapmadan elini kolunu kavuşturup oturanlar olmalı. Ama bizde her şey tersine zaten..
Bütün düşüncelerimi seninle paylaşmak, beni dinleyen iyi kalpli birinin bulunduğunu bilmek harika bir şey. Yakında mektuplarımla canını sıkmaktan, seni bıktırmaktan korkuyorum: Sana hiç durmadan yazmak ihtiyacını duyuyorum. Karşı gelinmez bir istek bu. Yazmasam, bu ayrılığa dayanamayacağımı hissediyorum. Hiç olmazsa düşüncelerimle her zaman seninle olmak istiyorum. En çok istediğim şey de, seni ilk gördüğüm anı tekrar yaşamaktır: Bana, Mujunkum bozkırının ortasında bir motosikletle göründün. Tıpkı, Olimpos dağından, modern kıyafete bürünerek inen bir tanrıça gibiydin ve benim zavallı sapkın kalbimi o anda fethettin. Bunu söylemekten biraz utanıyorum, ama Uçkuduk'ta seni görür görmez öylesine gözüm kamaştı ki, kendimi hayranlık ve korku karışımı bir duygudan kurtaramıyorum...