Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Divan Edebiyatında Edebi Muhitler

Haluk İpekten

undefined Divan Edebiyatında Edebi Muhitler Sözleri ve Alıntıları

undefined Divan Edebiyatında Edebi Muhitler sözleri ve alıntılarını, undefined Divan Edebiyatında Edebi Muhitler kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
…şiiri geçim vasıtası yapan şairler, daha ziyade korundukları ve bol para al­dıkları şahıslar etrafında toplanmışlardır. Şairlerin bu şekilde birleşmeleri sadece kendilerini himaye eden şahsiyete bağlı olmuştur, yoksa Av­rupa’da edebî mekteplerin ortaya çıkışında görüldüğü gibi, bir fikir etrafında toplanma, veya edebiyatta yeni bir akım yaratma gibi dü­şüncelerin tesiri olmamıştır.
Sayfa 254Kitabı okudu
Hâb-ı gafletten uyanmağa uyûn-ı ezhar Her seher su sepeıier yüzlerine ebr-i bahar (Gaflet uykusundan çiçeklerin gözlerinin uyanması için bahar bulutu her seher yüzlerine su sepeler.)
Sayfa 141 - MesihiKitabı okudu
Reklam
S. Selim’in şehzadeliğinde yanında bulunan Ayşe Hubbi Hatun, Manisa’da şehzade tarafından çok makbul tutulmuş ve ko­cası Şemsi Ç. öldükten sonra da maiyyetindeki şairlerle beraber İs­tanbul’a getirilmiş ve eski itibarını muhafaza etmiştir… Mihri, Zeyneb Hatun gibi kadın şairler içinde en fazla şöhret bulanı Hııbbî Hatun ol­muştur.
Sayfa 121Kitabı okudu
Meclislerinde şairleri ve âlimleri toplayan şahıslardan biri de Fenâri- zâde Muhyiddin Ef. idi… Haf­tada iki defa bahçesinde âlimler ve şairleri toplar, onları ağırlar, soh­betlerde bulunur, şiirlerini dinlerdi. Tabii bu meclislerde içki bulunmazdı. Muhyiddin Ef., son derece dindar bir şahıstı. Toplantılarda şevke gelip, kendisi de bir şiir söyleyecek olsa, derhal kalkar, abdest alır, ağzmı gül­ suyu ile yıkardı.
Sayfa 230Kitabı okudu
S. Mehmed'm cülusunda Baki, artık sanatının zirvesine erişmiş, im­paratorluğun her yanında şiirleri okunan bir şairdi. Hayli ihtiyarlamıştı. Şeyhülislâm olmak emelinden bir türlü vazgeçemiyordu. Yeni bir Pa­dişahın gelmesiyle ümitleri tazelenmişti.
Sayfa 132Kitabı okudu
Fatih, edebiyatla yakından ilgilenir, İran ve Türk edebiyatlarını iyi bilirdi, Osmanlı padişahları içinde mahlas kullanan ve ilk defa Divan ter­tip eden odur.
Reklam
Sultan Murad III Sarayı
S. Selim’in 1574’de ölümü üzerine Manisa’daki sancağından gelip tahta oturmuştur. Devrinde eskiden görülen askeri başarılar gö­rülmemiş, buna karşı saray kadınlarının devlet idaresine müdahaleleri art­mış rüşvet alıp verme günlük hadiselerden olmuştur. Padişahın zevk ve eğlenceye düşkünlüğü, kadere, uğursuzluğa inanışı ve bilhassa rüya ta­birlerine meraklı olması sebebiyle Sarayı rakkaseler, hokkabazlar, mü­neccimler ve rüya tabircileri doldurmuştur.
Sayfa 125Kitabı okudu
Bu devirde, çizmeci olduğu için Huffi mahlası ile şiirler yazan bir şair, âlim ve şairlerle düşüp kalkarak bilgisini ve kültürünü ilerletmiş, müfti ve müderris olmuştur. Aslında ümmi idi. Fatih Mehmed, böyle deftersiz, kitapsız, müderrislik yapan, şiirler yazan bir şair bulunduğunu işidince, şaşırmış ve kendisini görmek istemiştir. Huzuruna getirilen Huffı’ye şiirlerini okutup dinlemiş, kabiliyetini takdir ederek iltifat etmiş, ihsanlarda bulunmuştur.
Muhteşem Yüzyıl
Bağdad, Konya, Bursa, Edime gibi, o devre kadar birer kültür mer­kezi olan şehirler ehemmiyetlerini kaybettiler. İlim, edebiyat tahsili için Osmanlı ülkelerinden İran’a yapılan akın durdu. Bu devirde yetişen şairler artık kendilerini Acem meslektaşların seviyesinde görmeye başladılar. İstanbul kısa zamanda büyük şair ve san’atkarların yetiştiği bir kültür merkezi haline geldi.
S. Süleyman’ın uzun saltanatı devrinde edebiyat hiç bir devirde gö­rülmemiş derecede hızlı bir gelişme gösterdi. Saltanatının ilk yıllarından itibaren kendi de şair olan ve şairlerin koruyucusu olarak tanınan Ka­nuni’nin etrafında geniş bir şair topluluğu meydana geldi. Eli kalem tutan, bir hüneri olan her şahıs, şiiriyle biraz meşhur olmaya başlayan her şair memleketin dört bir tarafından, hünerini göstermek, şiirlerini sun­mak, Padişahın gözüne girip beğenisini kazanmak ve himayesine sı­ğınabilmek için İstanbul’a koşuyordu.
Reklam
Akşemseddin’in küçük oğlu Hamdullah Hamdi de Padişah’dan iltifat göremeyen şairlerdendir. İyi bir tahsil görmesine rağmen, Hamdullah Hamdi, müderrislik veya kadılık gibi bir vazife almamış, in­zivaya çekilerek yaşamıştır. Devrinin büyük bir şairi sayılan ve bilhassa mesnevide üstad bilinen Hamdullah Hamdi, Cami’den kısmen tercüme etmek suretiyle meydana getirdiği Yusuf ü Züleyha adlı mesnevisini - Tezkirelerin rivayetlerine göre- önce S. Bayezid’e sunmuş, fakat Padişah’dan iltifat görmeyince adını eserinden çıkarmıştır. Böylece Padişah’dan yardım göremeyen Hamdi, parası olmadığından eserini müstensihlere yazdıramaz, kendi hattı ile yazar satarmış. Müellif hattı olduğu için de eser, zamanında hayli pahalı satılırmış.
Daha önceki padişahlar devrinde olduğu gibi, dışarıdan Osmanlı ül­kesine S. Kanuni devrinde de yabancı şairler gelmişlerdir. Fakat ya­bancılara gösterilen aşırı hayranlık artık bu devirde görülmemiştir. Çünkü Osmanlı ülkesinde de büyük alimler, şairler, san’atkarlar yetişmiş bu­lunuyordu.
Sayfa 117Kitabı okudu
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmayu devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
45 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.