Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Divan Edebiyatında Edebi Muhitler

Haluk İpekten

Divan Edebiyatında Edebi Muhitler Gönderileri

Divan Edebiyatında Edebi Muhitler kitaplarını, Divan Edebiyatında Edebi Muhitler sözleri ve alıntılarını, Divan Edebiyatında Edebi Muhitler yazarlarını, Divan Edebiyatında Edebi Muhitler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hâb-ı gafletten uyanmağa uyûn-ı ezhar Her seher su sepeıier yüzlerine ebr-i bahar (Gaflet uykusundan çiçeklerin gözlerinin uyanması için bahar bulutu her seher yüzlerine su sepeler.)
Sayfa 141 - MesihiKitabı okudu
…şiiri geçim vasıtası yapan şairler, daha ziyade korundukları ve bol para al­dıkları şahıslar etrafında toplanmışlardır. Şairlerin bu şekilde birleşmeleri sadece kendilerini himaye eden şahsiyete bağlı olmuştur, yoksa Av­rupa’da edebî mekteplerin ortaya çıkışında görüldüğü gibi, bir fikir etrafında toplanma, veya edebiyatta yeni bir akım yaratma gibi dü­şüncelerin tesiri olmamıştır.
Sayfa 254Kitabı okudu
Reklam
Meclislerinde şairleri ve âlimleri toplayan şahıslardan biri de Fenâri- zâde Muhyiddin Ef. idi… Haf­tada iki defa bahçesinde âlimler ve şairleri toplar, onları ağırlar, soh­betlerde bulunur, şiirlerini dinlerdi. Tabii bu meclislerde içki bulunmazdı. Muhyiddin Ef., son derece dindar bir şahıstı. Toplantılarda şevke gelip, kendisi de bir şiir söyleyecek olsa, derhal kalkar, abdest alır, ağzmı gül­ suyu ile yıkardı.
Sayfa 230Kitabı okudu
İstanbul’da Saray muhitinin yanında devrin sadrazamları, vezirleri, yüksek memurlarının sarayları ve konakları da edipler ve şairler için birer sığınak, toplantı yeri olmuştur. Geçimlerini çok defa buralardan sağ­lamışlar, bu yüksek dereceli, zengin memurların cömertliklerinden, ihsan ve hediyelerinden faydalanmışlardır. Zenginlik ve ihtişamları dillere destan olan adeta Padişah’ın sa­rayı ile boy ölçüşen bu vezir saraylarında, ekabir konaklarında sık sık, çeşitli vesilelerle eğlenceler, toplantılar yapılır, içki âlemleri, musiki veya sohbet toplantıları olurdu. Şâirler de buralarda yerlerini alırlar, şiirler okunur, edebiyat üzerinde münakaşalar yapılırdı. Sahiplerinin zenginliği ve cömertliğine göre bazan pek kalabalık bir şair topluluğu bu konakların etrafında toplanır, bir kısmı buralarda yatar, kalkar, daimi misafiri olurdu.
Sayfa 135 - Devlet Büyüklerinin KonaklarıKitabı okudu
Hayatında pek çok şiir yazmış olan Haleti, asıl şöhretini rubailer ile kazanmıştır. Bu, yazılması en güç olan nazım şeklinde Hayyam-ı Rum diye anılacak kadar ustalık göstermiştir.
Sayfa 134Kitabı okudu
S. Mehmed'm cülusunda Baki, artık sanatının zirvesine erişmiş, im­paratorluğun her yanında şiirleri okunan bir şairdi. Hayli ihtiyarlamıştı. Şeyhülislâm olmak emelinden bir türlü vazgeçemiyordu. Yeni bir Pa­dişahın gelmesiyle ümitleri tazelenmişti.
Sayfa 132Kitabı okudu
Reklam
S. Mehmed, saf, zayıf iradeli, çok terbiyeli, sakin ve dindar bir Pa­ dişahtı. Hz. Peygamberin adı her anıldığında hürmetle ayağa kalkardı. Çabuk tesir altında kalması, vehimli ve kararsız olması yüzünden sal­tanatında saray kadınları, bilhassa annesi Safiye Sultan bütün devlet iş­lerine karışmış, memleket idaresinde, memur tayinlerinde söz sahibi olmuşlardır.
Sayfa 132Kitabı okudu
Sultan Mehmed III Sarayı
Sekiz yıllık Padişahlığı devrinde Osmanlı İmparatorluğunun du­rumu daha da bozulmuştur. Saltanatı zamanında dış siyasette başarı kazanılamadığı gibi, iktisadi durum da sarsılmış, bunun neticesi olarak Anadolu’da Celali isyanları memleketi yıllarca harabeye çevirmiştir. Bu isyanlar, ancak S. Ahmed I. zamanında Kuyucu Murad Paşanın sert ted­birleri ile bastırılabilmiştir.
Sayfa 131Kitabı okudu
Sultan Murad III Sarayı
S. Selim’in 1574’de ölümü üzerine Manisa’daki sancağından gelip tahta oturmuştur. Devrinde eskiden görülen askeri başarılar gö­rülmemiş, buna karşı saray kadınlarının devlet idaresine müdahaleleri art­mış rüşvet alıp verme günlük hadiselerden olmuştur. Padişahın zevk ve eğlenceye düşkünlüğü, kadere, uğursuzluğa inanışı ve bilhassa rüya ta­birlerine meraklı olması sebebiyle Sarayı rakkaseler, hokkabazlar, mü­neccimler ve rüya tabircileri doldurmuştur.
Sayfa 125Kitabı okudu
S. Selim’in şehzadeliğinde yanında bulunan Ayşe Hubbi Hatun, Manisa’da şehzade tarafından çok makbul tutulmuş ve ko­cası Şemsi Ç. öldükten sonra da maiyyetindeki şairlerle beraber İs­tanbul’a getirilmiş ve eski itibarını muhafaza etmiştir… Mihri, Zeyneb Hatun gibi kadın şairler içinde en fazla şöhret bulanı Hııbbî Hatun ol­muştur.
Sayfa 121Kitabı okudu
Reklam
Kanuni S. Süleyman’ın oğlu olan S. Selim II, kardeşi Şehzade Ba­yezid’’in ölümünden sonra tek başına tahta varisti. Babası öldüğünde büyük, kudretli bir imparatorluk bırakmıştı. Sekiz yıl süren kısa sal­tanatında büyük hadiseler olmadı. Sükuneti seven, harpten hoşlanmayan bir Padişahtı. Bu sebepten devrinde hiç bir sefere iştirak etmemiş, dev­let işlerini tamamen Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa’ya bırakmıştır. Gençliğinde Konya, Manisa ve Kütahya sancaklarında bulunduğu sı­ralarda içkiye, zevk ve sefaya düşkün olduğu halde, bu hayatını Pa­dişahlığının yalnız ilk yıllarında devam ettirmiş,sonra hayatının son se­nelerinde bunlardan vazgeçmiş, hatta halveti şeyhi Amidî Süleyman Ef.’yi Saraya çağırtarak eski günahları için tövbe edip, içkiyi tamamen bı­rakmıştır. Ölümü ile son bulan hastalığında doktorların ilaç olarak ver­dikleri şarabı bile içmemiştir.
Sayfa 118 - Sultan Selim II. SarayıKitabı okudu
Daha önceki padişahlar devrinde olduğu gibi, dışarıdan Osmanlı ül­kesine S. Kanuni devrinde de yabancı şairler gelmişlerdir. Fakat ya­bancılara gösterilen aşırı hayranlık artık bu devirde görülmemiştir. Çünkü Osmanlı ülkesinde de büyük alimler, şairler, san’atkarlar yetişmiş bu­lunuyordu.
Sayfa 117Kitabı okudu
Kireççi-zâde Mahmud Gubari’ye gelince, onun Pa­dişaha yaklaşmak için geçirdiği macera daha başka olmuştur. Kireççi- zâdeler afyona alışkın iki kardeştiler. Her sabah bir kazan afyon kaynatır, akşama kadar yerler, ertesi gün tekrar kaynatırlardı. Sinan Ç., ilim ve ir­fanı, fazileti ile tanınmış, iki bin beyitlik bir Leyli vü Mecnun mes­nevisinin sahibi bir şahıstı. Küçük kardeşi Gubari ise, Sinan Ç.’ye ben­ zemez, şiir yerine saçmasapan sözler söylerdi. Bin zorlukla Cemal-zâde Molla Ç.’den mülazim oldu. Kendisini yakından tanıyan Aşık Ç. halini şöyle anlatmıştır. “Şiir yerine herze söyler, günde üç dört yüz beyt söy­ledim diye iftihar ederdi. Afyonu yutar, sonra keyif halinde şiirler yazardı ki, hiçbir beyt diğerini tutmazdı. Şuâradan hicvetmediği kimse kal­mamıştır. Padişaha bir mektup yazıp Şehname yazmakta olduğu söy­lemiş. Kanuni, belki başkalarından almıştır. Bakalım, kendisinin ol­duğuna inanalım demiş. Hepimizin şiiri toplandı, karşılaştırıldı. Gubari şiirlerinin hali görülünce rivayete göre ateşe veya suya atıldı.
Sayfa 116Kitabı okudu
İstanbul’da yaşayıp, Kanuni'nin ihsanını görmüş şairlerden biri de Enveri Mehmed’dir. Bit pazarındaki dükkanında oturur, mürekkep yapıp satar, düğünlerde ateşbazlık ederek geçinirdi. Bir zaman dükkanını kapayarak 'Nakkaş Haydar’ın evinde kahya oldu. Sonra bırakıp tekrar dükan açtı. Bir zaman da humbaracılar kethüdası oldu. Okuyup yazması yoktu. Zamanı şairlerinden Kıyasi, hakkında latife yollu bu beyti demiştir: O bir cehl-i mürekkepdir mürekkeb satmadır kârı Cihanda Enverî gibi siyah-kâr olmasın kimse
Sayfa 109Kitabı okudu
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmayu devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
45 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.