Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dramatik Şiirler 1988 - 2009

Doğu - Batı Divanı

Enis Batur

En Eski Doğu - Batı Divanı Sözleri ve Alıntıları

En Eski Doğu - Batı Divanı sözleri ve alıntılarını, en eski Doğu - Batı Divanı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya
Anlaşılmaz oysa insan: Nasıl birdenbire başlayan yağmur uzaklaşıp gitmişse biz daha şemsiyeyi açmadan.
Reklam
Gün başlıyor. Ortalığı konuşmalardan yıkamak istercesine, genç oyuncu kalkıp müzik koyuyor ve pencerenin camına dayıyor alnını: Servise yetişmek için hızlı adımlarla yürüyen iki kadın, gazete serip üzerine yatmış meczûba bakarak konuşuyorlar.
Büyük, ciddi bir prova gibi geçtik hayatın içinden: Kundak ve kefen diye alay ediyordu hepimizle en genç olanımız: İlk o öldü, kaza bir daha tekrarlanmayacak kadar başarılı olmuştu. Düğünler, davalar, onarılmaz kırgınlıklar ve boş umut dolu yıllar hızla döndü makarada: Kopan şeridi her defasında bile bile bağladık bir daha kopacağı noktaya. Büyüdü şimdi çocuklar: Kurban seçtiğimiz göktaşları tutuşuyor da gözümüzün önünde, musluklardan büyülü ve korkunç bir sessizlik işitiyoruz. Yangının ilk kıvılcımı: Ah, elimizle biribirine sürttüğümüz amansız taşlarda bekleyen son!
Hekimler, hastane odaları, testler, oksijen tüpleri: Yaşarken delik deşik olmamalı gövde, insan hayata bunca onursuz bir hırsla geçirmemeli tırnaklarını: Bazı senfoniler iyi ki bitmemiştir.
Külrengi saçlarınızla yaşlı ve uykudan ağırlaşmış oturduğunuzda ateşin başına, alın elinize bu kitabı ve ağır ağır okuyun, dalıp gidin uzaklara eski uçarı bakışlarınızın koyu gölgelerinden, düşler kurun
Reklam
Düş gücünün biley taşı! Arka pencereden gece birer televizyon ekranı hepsi. Herkes farkında oyunun da, rol gereği dalgın. İçlerinde karmaşık bir saklambaç turnuvası, bilinmez kim hangi perdenin arkasından bakar yaşadığımız sahneye doğru, önüm arkam sobe.
Güç tohum, rahim toprak - ayrı ayrı sulanabilseler biribirilerini beslerler de: Kökler karışır, çözülmez bir kördüğüm dür ortak yaşanırken ağır ağı kurulan. Ama bazı tanrıların gerçekten de gövdesiz yaşadıkları doğruysa, yerleşir fı sesi odanın kuytu bir yerine: saksı çatlar, kurur toprak, yaşarken ne çok ölüm gelip Hayatımızda otağ kurabilir.
İki yol varmış senin önünde, korkup geri dönmüşsün birinden çok gecikmeden, öteki tanıdığın, kaç kez cayıp ayrıldığın tehlikesizdir sanmışsın. Senin yolun bitti şimdi. Kalamayacaksın bunda, yitirmişsin girişini berikinin: Bu senin daracık sonsuz labirentin, şu senin dayandığın hudut, o senin korktuğun yol meğer ufukmuş"
"Nerede ne zaman başlıyorsunuz bir kitaba sözgelimi?" diye soruyor kadın. "Bilemiyorum" iliyor şair: "Başlangıcı sonra farkediyor galiba iıısan: İlerlemiş bir hastalık gibidir şiir: Hemen hep gecikir teşhis". Birkaç aydır kitabı kuruyor. Hayatlar geri duruyor artık: İmgeleminde yüzen yüzler, kesitler, sanrılar bırakıyorlar yerlerini harflerin ve boşlukların yarattığı pürüzlere. "Vazgeçtiğim kelimeler": Gülümsüyorlar, uzun bir sessizlikte aynı anda karar kılmadan önce.
264 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.