Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Dramatik Şiirler 1988 - 2009

Doğu - Batı Divanı

Enis Batur

En Eski Doğu - Batı Divanı Sözleri ve Alıntıları

En Eski Doğu - Batı Divanı sözleri ve alıntılarını, en eski Doğu - Batı Divanı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Her gece buraya geliyorum aslında, seni göreceğimi umduğumdan falan değil, içeride ışık yanıyor ve bana çok iyi geliyor bu."
...Merak etmişimdir hep: Çocukluk arkadaşları ile yeniden başka bir hayatı paylaşabilir mi insan?
Reklam
Ada Yalnızlık paylaşılmaz mi demiş? Sevmem kestirip atmayı böyle ben. Bölünmez değildir bir kere yalnızlık; bir kısmını başkalarıyla bölüşürsün, başkalarının yanındayken tek başına taşırsın bir kısmını, en cüsseli parçayı kendi kendisiyle paylaşır gene de insan.
"Doğru değil her şeyin bende ikiye bölündüğü, doğru olan her şeyin kendiliğinden bölündüğü bir yerden her şeye her an bakılabileceği. Bir ev seçip ona gözümüzü diktiğimizde, diyor Merleau-Ponty, bakışımız gider o evde oturur. Buradayım şimdi, bakışlarım bomboş. Hem de ötedeyim, atımın üzerinde: Nereden nereye gittiğimi bilmeksizin yoldayım gece gündüz. Bir ışık görsem uzakta dağılacak ortasından çıkamadığım karanlık, bir iz bulacak olsam belli ki süreceği onu ilk noktaya kadar, bir kök var elimde onu salacak topraklar cansız, içine girmeye çalıştığım resmin dışındayım ben.
(...)Her sözcüğün bir nesneye karşılık geldiğine inanmış, sözle duygu arasındaki bağın matematiksel olması gerektiğini söyleyenlerle dilin oluşumunu uylaşıma dayandıranlar arasındaki dallı budaklı tartışmayı kendince çözmüş, varlığından kuşkulanmadığı dili kendi mesleğinin terimbilgisine oturtmayı sorun edilmişti.(...) ( Gri Tavırlar )
"Her gece buraya geliyorum aslında, seni göreceğimi umduğumdan falan değil, içeride ışık yanıyor ve bana çok iyi geliyor bu."
Reklam
Ne çok taşındık! Nasıl dolaştırdık bunca umudu, terkedilişi, kaybetme ve kaybolma duygusunu?
İnsan önce kendinden yola çıkmayı öğrenmişse dönüp yine kendine varır...
Anlaşılmaz oysa insan: Nasıl birdenbire başlayan yağmur uzaklaşıp gitmişse biz daha şemsiyeyi açmadan, öyle anlaşılmaz işte...
Ah, kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya
Reklam
Anlaşılmaz oysa insan: Nasıl birdenbire başlayan yağmur uzaklaşıp gitmişse biz daha şemsiyeyi açmadan.
Gün başlıyor. Ortalığı konuşmalardan yıkamak istercesine, genç oyuncu kalkıp müzik koyuyor ve pencerenin camına dayıyor alnını: Servise yetişmek için hızlı adımlarla yürüyen iki kadın, gazete serip üzerine yatmış meczûba bakarak konuşuyorlar.
Büyük, ciddi bir prova gibi geçtik hayatın içinden: Kundak ve kefen diye alay ediyordu hepimizle en genç olanımız: İlk o öldü, kaza bir daha tekrarlanmayacak kadar başarılı olmuştu. Düğünler, davalar, onarılmaz kırgınlıklar ve boş umut dolu yıllar hızla döndü makarada: Kopan şeridi her defasında bile bile bağladık bir daha kopacağı noktaya. Büyüdü şimdi çocuklar: Kurban seçtiğimiz göktaşları tutuşuyor da gözümüzün önünde, musluklardan büyülü ve korkunç bir sessizlik işitiyoruz. Yangının ilk kıvılcımı: Ah, elimizle biribirine sürttüğümüz amansız taşlarda bekleyen son!
Hekimler, hastane odaları, testler, oksijen tüpleri: Yaşarken delik deşik olmamalı gövde, insan hayata bunca onursuz bir hırsla geçirmemeli tırnaklarını: Bazı senfoniler iyi ki bitmemiştir.
259 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.