“Bir çocuğun ölmesinde feci, hiçbirimiz için keskinliği asla azalmayacak acı bir şey vardı. Bu kadar üzüntü verici başka bir şey yoktu. Asla düzeltemeyeceğimiz bir haksızlıktı. Vahşice şartlar altında çocuğu ölmüş birisi için adalet diye bir şey yoktu. Hiçbir ceza böyle bir ölümün sorumlusu olan kişi için yeterince ağır değildi.”
“İçimdeki yaşama arzusu, adeta baharda yeşeren otlar gibi, kah okuduğum dizelerin kah akşamın güzelliğinin getirdiği bu hüzün ve gözyaşları arasından kendini belli ediyordu.”
Sultan Abdülmecid'in torunu ve Şehzade Süleyman Efendi'nin kızı Naciye Sultan ile eşi Enver Paşa’nın hatıraları 1950'lerde dönemin gazetesi Vatan’da “Hayatım- Naciye Enver Paşa’nın Hatıraları” adıyla tefrika edilmiş. Burak Enver bu tefrikayı düzenlemiş ve içerisine aile fotoğraflarını eklemiş. Ortaya çıkan bu eserde Naciye Hanım’ı daha yakından tanıyoruz.
“İnsana evvelden başına gelecekleri anlatsalar: ‘Ben bu kadar cefaya dayanamam, bu derecede üzülmeye tahammül edemem’ diye kadere isyan eder, fakat dayanılmayacak cefa ve üzüntü yoktur.”
“Enver Paşa kendisi için değil, evvelâ memleket sonra da benim için yaşadı. Bunu söylemekle kendime bir pâye vermek istemiyorum. Bu adam kiminle evlenmiş olsaydı, muhakkak surette sevdiği ve beraber yaşadığı kadını bahtiyar ederdi. Dünyada Enver Paşa kadar memlekete ve ailesine bağlı az erkek vardır.”