Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Teşhisler Tespitler

Doğu Sorunu

Doğu Ergil

Doğu Sorunu Sözleri ve Alıntıları

Doğu Sorunu sözleri ve alıntılarını, Doğu Sorunu kitap alıntılarını, Doğu Sorunu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Güvenlik görevlilerinin, olağan ve olağanüstü (korucu maaşları dahil) ücretlerinin dışında kalan akçeli kaynaklarla ilişkilerinin kesilmesi, yörede devlete ve görevliye olan güveni geri getirmesi bakımından çok önemlidir. Sadece Habur sınır kapısından giren küçük miktarlı petrol türevlerinin yol boyu kaç kez ''vergilendirildiklerini!'' görmek, çok kişiyi, bazı kamu görevlilerinin hizmet anlayışı konusunda hüzünlendirebilir. Bu konuda yerel parti yöneticileri de suçlanmaktadır. Devletin kıt kadrolarını herkesin ağzındaki rayiçlerle ''satmaları'' dedikodusu yaygındır. Olağanüstü hâl tazminatlarının dağılımı yörede görevli memurlar arasında haksızlık duygusu yaratmıştır. Polisler, askerler, öğretmenler, ve Milli Eğitim Bakanlığı personeli, olağanüstü hâl tazminatı almaktadır. Ama, DDY,PTT ve SSK'da çalışan sözleşmeli personele ilk zamanlarda ödenen tazminatlar bugün kesilmiş bulunuyor. Hatta bazı amirlerin, kaynak yetersizliğinden fazla mesai ücretlerini ödemediğinden şikayet ediliyor. Bu durum, memurlar arasında haksızlık duygusuna yol açıyor ve verimliliği düşürüyor
Sayfa 129 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Bask Ülkesi, İspanya'nın bugün 17 özerk bölgeden oluşan idari taksimatının, ''milliyetler'' veya ''tarihi bölgeler'' olarak adlandırılan birimlerden biridir. Yeni (1977) İspanyol Anayasası'nın ikinci maddesi, ülkenin idari taksimatını şöyle temellendirir: ''Anayasa, İspanyol Ulusu'nun çözülmez birliğine, bütün İspanyolların ortak vatanının bölünmezliğine dayanır; ulusu oluşturan milliyetlerin ve bölgelerin özerklik hakkını ve aralarındaki dayanışmayı benimser ve garanti eder''. Hem ülkenin bütünlüğüne, hem de ulusun birliğine atıf yapan bir metinde ''milliyetler''den ve ''özerk bölgelerden'' nasıl söz edilebilir? Aslında İspanyollar, bu deyimleri yeni türetmemişlerdir. Ülkenin tarihi, sosyal ve kültürel gerçeklerini siyasal alana taşımışlar ve bunu yaparken eski kavramlardan da yararlanmışlardır.
Sayfa 150 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Reklam
Kalabalık nüfus, üretim ve geçim araçlarından kopunca, sosyal psikologların son yıllarda geliştirdikleri bir ölçü olan, algılanan acı-sefalet katsayısı yükselmektedir. Bir toplumda veya toplumsal kesit içinde bu katsayı ne kadar yüksek olursa, rejim ve düzen o oranda istikrarsızlığın tohumlarını içinde taşıyor demektir.
Sayfa 103 - Akademi Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
Birleşmiş Milletler Göçmenler Komitesi, 1988'de 29 milyon insanın yerlerinden-yurtlarından sürülmek veya göçmek zorunda kaldığını açıklamıştır. Aynı kuruluş, 1994'te bu sayının 45 milyona çıktığını bildirmiştir. Yüzyılımızın sonunda göçmek veya evlerinden, yurtlarından istemeden ayrılmak zorunda kalan insanların sayısının 100 milyona ulaşacağını iddia eden uzmanlar vardır.
Sayfa 145 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Bölgede, siyaset radikalleşiyor, geleneksel feodalizmi tehdit ediyor ama, onun yerini bir tür SİYASAL FEODALİZM alıyor. PKK bir siyasal aşiret tarzında son derece lider-merkezli tarzda örgütleniyor. Üyelerinden mutlak itaat ve Fedâkarlık talep ediyor. Bu kanlı gelişmelerin üzerine 12 Eylül, ağır bir şal gibi düştü. Doğu'da bir siyaset yöntemi haline gelmiş olan terörizm, 1980-1984 arasında ''kış uykusuna yattı.'' Silahların büyük ölçüde sustuğu bu dönemde, çok önemli ve kalıcı şeyler yapılabilirdi. Silahlı çatışmalardan ve şantajlardan bıkmış olan halk kazanılabilir, silahlı siyasal çeteler, yanlızlığa mahkum edilebilirdi. Bütün bu sorunların temelindeki geleneksel sosyo-ekonomik yapının dönüştürülmesine başlanabilirdi. Eğer o dönemde başlatılan uygulamaların süreceği izlenimi halka verilebilseydi, bugün her şey çok daha farklı olabilirdi. AMA BUGÜNÜN MUHASEBESİ, DÜNÜN DEFTERLERİNDE YAPILAMAZ...
Sayfa 134 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Terörizmin birincil hedefi, yenmek veya yenilmek değildir. Öldürülen veya korkutulan masum insanlar aracılığıyla çok daha geniş kitleleri etkilemek, siyasi, ekonomik veya stratejik kazanımlar elde etmektir. Bu nedenle öldürülen veya sakatlanan, çoğu muharip veya ''anlaşmazlıkta'' taraf bile olmayan insanlar, teröristlerin gözünde birer araçtırlar. Değerleri, ölümleriyle sağladıkları reklamın ölçülebilir değerini aşmaz. Bu, insanın EŞYALAŞTIRILMASI demektir. Terörist için insan, ''harcanabilir'' bir eşyadır. Önemli olan (hukuku) DAVA dır.
Sayfa 140 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Reklam
Belki şiddet siyasetinde ısrar, bir 'anlayışsızlık' sorunu değildir. ''Sosyal anlaşmazlık'' tezi kabul edilirse, tüm siyasal felsefemizin, bürokratik uygulamalarımızın, yasa anlayışımızın değişmesi gerekecektir. Sistemin baştan aşağı demokratikleşmesi gündeme gelecektir. Evet, o zaman Türkiye dünyaya ayak uyduracaktır. Uyduramayan kurumlar ve kadrolar da ''sosyal ömürlerini'' tüketeceklerdir. Galiba direncin odak noktası, bu olgudur.
Sayfa 93 - Akademi Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
Oysa biraz daha dikkat edilse veya sosyal bilimcilerin görüşlerine itibar edilse, 'Doğu Sorunu'nun salt bir terörizm olgusu olmadığı, belirli bir ölçüde yerel halk kümelerini ilgilendiren SOSYAL ANLAŞMAZLIK olgusu olduğu anlaşılabilir.
Sayfa 93 - Akademi Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
PKK, 7 Kasım 1978'de Diyarbakır ilinde hepsi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bir grup üniversiteli genç tarafından kurulmuştur. Bu grup, özellikle Avrupa'da olmak üzere dünyada yükselişe geçen öğrenci hareketlerinden etkilenmiştir. Onların çıkış noktası, kendi toplumlarının olduğu kadar dünyanın da bir Marksist-Leninist yorumuydu. Aslında, siyasi kariyerlerine diğer tüm Kürt örgütleri üyeleri gibi, 1960 ile 1970'lerde Türkiye'yi temelden etkileyen sol akımların içinde başlamışlardır.
Sayfa 253 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Yakınlarından birinin bile örgütle ilişkisi olması, kişilerin; üyelerinden birinin örgütle ilintisinin saptanması, koca bir ailenin başını yakabiliyor. Kan davalarının, aileleri, aşiretleri asırlarca böldüğü ve çatıştırdığı bir kültürel ortam Doğu Anadolu. Burada birbirine düşman veya rakip olan kişiler, aileler, asılsız ihbarlarla rakiplerinden öc almaya çalışıyorlar. İhbarın asılsız olduğu anlaşılana kadar insanların çektiği sıkıntıyı tahmin etmek mümkün. Bu nedenle insanlar, olağanüstü halin bir an önce olağanlaştırılmasını bekliyorlar. ''Doğu'', olağan bir yaşama o kadar hasret ki...
Sayfa 122 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Reklam
Bir çok eser, Doğu Anadolu'nun ''makus talihinden'' söz eder. Toplumların talihleri insan yapımıdır. Öyle olmasaydı, toplumlar, hatta aynı toplumun çeşitli kesimleri arasında bu kadar gelişme ve refah farkı olmazdı. Ülkemizin en büyük sorunu olan işsizliğin, Doğu Anadolu'da %15-20 daha fazla olduğu bildiriliyor. Buna rağmen işsizlik oranını hızla düşürecek ciddi önlemler alınmamaktadır. Ankara, olaylara ve yerel gerçeklere fazla uzak ve duyarsız görünmektedir. Yerel yöneticilere sağlanan olanaklar çok yetersizdir. Örneğin, Fakir Fukara Fonu'ndan bir ilçeye gönderilen miktar , toplam 20 milyon TL'sinden ibarettir.
Sayfa 113 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan petrolleri ve doğal gazı, muhtemelen Doğu Anadolu'dan geçip Akdeniz'e ulaşacaktır. Bu doğrultuda dünya çapında müthiş bir ''jokeylik'' sürmektedir. Kerkük-Yumurtalık hattı ile birlikte düşünüldüğünde, Türkiye, hem Basra Körfezi, hem de Kafkasya - Asya enerji hatlarını Batı'ya bağlayan stratejik bir halka haline gelecektir. Ama, önce ''Doğu Sorunu'nu'' çözmek ve iç istikrarını sağlamamak zorundadır.
Sayfa 141 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Çeşitliliğin, toplumun zenginliği ve tarihsel gerçeği olduğunu bilerek büyüyen yurttaşlar, farklılıklarından ötürü birbirlerinden kuşku ve korku duymazlar. Korku, fanatizmin ebesi; fanatizm ise terörizmin gıdasıdır.
Sayfa 195 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
İşin sakıncalı yanı, taraflardan birinin halk, diğerinin güvenlik gücü olmasıdır. Bu hassas bölgede hiçbir ideolojiyi fanatikçe benimseyen; ''yurtseverlik'' ile milliyetçiliği karıştırmayan; milliyetçiliği, tüm milleti kapsamak yerine, etnik bir temele oturan idareci ve güvenlik personeline görev verilmemelidir. Çünkü, yol açacakları zarar, sağlayacakları yarardan kat kat fazla olacaktır.
Sayfa 114 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Batman, Kızıltepe gibi yerleşme yerlerinde işletmeye hazır hale gelmiş ama işletme kredisi alamadığı için çalışmayan ve çevresine yararlı olamayan bir hayli sınai tesis vardır. Çeşitli başvurulara rağmen, kredi temini konusu çözülememiştir. Eldeki kaynaklar asayişe gitmiştir. Oysa sistem açısından en iyi savunma, insanı sisteme entegre etmektir (bütünleştirmektir). İş ve aş, bütünleşmenin ve bağlılığın ilk ve en önemli koşuludur. Yatırım bu alana yapılmalıdır.
Sayfa 114 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
233 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.