Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Teşhisler Tespitler

Doğu Sorunu

Doğu Ergil

Doğu Sorunu Sözleri ve Alıntıları

Doğu Sorunu sözleri ve alıntılarını, Doğu Sorunu kitap alıntılarını, Doğu Sorunu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sonra ayrılık duygusunu yaratan birkaç etmene değiniyorlar: ''Türk-Kürt düşmanlığı olmamıştır. Bugün de yoktur. Yönetim-Kürt çatışması vardır. Hep de böyle olmuştur. Örneğin, Şeyh Sait İsyanının çeşitli nedenleri vardır ama, bir nedeni de, merkezi otoritenin, etnisiteler-üstü konumu terkedip, milliyetçi bir ideolojiyi benimsemiş olmasıdır. Kürtler, kendilerini dışlanmış hissetmişlerdir.'' Bu ilginç bir iddiadır. Daha çok, tarihi, bugünden geriye doğru okumanın bir örneğidir. Ama, bugünkü duygu ve düşünce iklimini yansıtması bakımından yararlıdır. Yörede beklenen, devletin, kapsayıcı, içselleştirici, etnisiteler, inançlar ve sosyal kesitler arasında taraf tutmayan ve halkın/yörenin ihtiyaçlarına/özelliklerine duyarlı olmasıdır.
Sayfa 118 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Etnik çatışmaların kısa sürede yerel olaylar olmaktan çıkıp, uluslararası anlaşmazlıklara dönüşmesi sık görülen bir olgudur. Eski Sovyetler Birliği ve eski Yugoslavya, dağıldıklarından sonra bu ülkelerin toprakları, etnik çatışmaların 'savaş alanı' olmuşlardır. Eski SSCB'ni oluşturan 23 ülkenin ortak sınırı vardı. Bugün, bunlardan yirmisi anlaşmazlık konusudur.
Sayfa 146 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Reklam
Bir başka olay da Bismil'de çalışan tütün işçileri. Kulp'lu oldukları için işten çıkarılıp, geri gönderiliyorlar. Söz konusu insanların tokken daha az zararlı ve radikal olabilecekleri düşünülmüyor!.. Yetkililerin pek önemsemedikleri bu konuda, yöre insanları şu soruyu soruyorlar: ''Avrupa'da sınırlar kalkarken, biz ülkemizde, kendi aramızda niçin yeni sınırlar yaratıyoruz?'' Acaba bu soruya verebilecek tek yanıt (şimdiye kadar olduğu gibi), ''yörede asayişsizlik var'' mı olmalı? Bu yanıt, sorunların çözümü için gerekli yaratıcılığı içinde barındırıyor mu?
Sayfa 122 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Artık günümüzde etnik şiddetin, dünya düzeni açısından ikinci derecede bir tehdit olduğunu söylemek mümkün değildir. Nitekim, gerek AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) gerek BAB (Batı Avrupa Birliği), gerekse NATO, tehdit algılamasında etnik çatışmaları, yani devlet-içi şiddeti, birinci derecede güvenlik riski olarak değerlendirmektedirler. Savunma anlayışlarını da bu eksene oturtmaya çalışmaktadırlar.
Sayfa 146 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
İspanya, bir ulusun değil, bir coğrafyanın adıdır. İspanyol ırkı veya etnisitesi diye bir olgu yoktur. İspanya, İber Yarımadasında var olan çeşitli etnik ve din kümelerinin, beyliklerin ve devletlerin, çatışa uzlaşa yarattıkları birliğin adıdır. Siyasi bir konstrüksiyondur. Bugün İspanyol Anayasası'nın üçüncü maddesi (fıkralar halinde) şöyledir: 1. ''Kastilyaca, devletin resmi dilidir. Bütün İspanyol'ların onu bilme görevi ve kullanma hakkı vardır. 2. Diğer İspanyol dilleri de, kullandıkları Özerk (otonom) Topluluklarda, yasal statüleri gereği resmi olacaklardır. 3. Farklı dillerin çeşitliliğinin sunduğu zenginlik, İspanya'nın özellikle saygı duyulacak ve korunacak kültürel mirasıdır.
Sayfa 151 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Terörizm bir asayiş sorunudur. Asgari hedefi, siyasal iktidarı (yönetimi) etkilemek, yönlendirmek; azami hedefi, geniş kitleler üzerinde Psikolojik (korku) baskı oluşturarak rejimi etkilemek ya da değiştirmektir. Terörist örgütlerin gücü, çoğu zaman buna yetmez. Bu gerçek ortadayken, kuruluş amacı ve görevi başka ülkelerin ordularının tehdidi altına girebilecek olan ulusu ve ülke bütünlüğünü savunmak olan orduyu, terörizmle mücadeleye sokmak, stratejik bir hatadır.
Sayfa 139 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Reklam
PKK, söz konusu örgütlenmenin sadece bir koluydu. Ortaya çıktığında, karşısında KUK (Kürdistan Ulusal Kurtuluşçuları) gibi halka daha yakın başka örgütler vardı. Bu nedenle, PKK, ile tüm diğer örgütler, ama özellikle bu örgüt arasında, yoğun bir çatışma yaşandı. Birbirlerini ''hain'', ''kı0lkırtıcı ajan'' gibi sıfatlarla suçladılar. Suçladıkları insanları acımasızca katletmekte kalmadılar; klasik feodalizmin bölümlenmiş yapısının bir devamı olan kan davası geleneğine benzer bir biçimde, onların çocuklarını da ''ileride ajan olur!'' düşüncesiyle öldürdüler.
Sayfa 134 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Baskı, alt-kimlikleri daha da pekiştiren bir işlev gördü.
Sayfa 110 - Akademi Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
Şu anda bölgede, yaklaşık üç milyon insanın terör ekonomisinden beslendiği iddia ediliyor. Resmi makamlar, bu sayının abartmalı olduğunu söyleseler de, bir terör ekonomisi olduğu gerçeğinde hemfikirdirler. Çatışmaların yarattığı olağanüstü koşullarda, yasadışı girişimlerin denetlenip, önlenemediği açıktır. Ama bu boşlukta ortaya çıkan geniş çaplı kaçakçılık gruplarıyla, sayıları daha az da olsa bazı görevlilerin işbirliği yapmaları, yasadışı faaliyetlerin alanını genişlettiği gibi, onları tümüyle denetim dışına çıkartmaktadır.
Sayfa 129 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Bu ihmal, yörede Kürtler çoğunlukta oldukları için mi olmuştur? Bunu söylemek mümkün değildir. Ama, bir karışıklık çıkmadığı ve Doğu Anadolu'nun geleneksel seçkinleri (ağalar, şeyhler, aşiret beyleri) devlete bağlılık gösterdikleri sürece, onların halk üzerindeki geri bıraktırıcı egemenliği; bölgenin de atalet ve gerilik içinde kalması, Ankara'yı pek rahatsız etmemiştir. Zaman zaman bu durumun, ''fırtınadan önceki sessizlik'' olduğunu iddia eden aklı başında idareciler ve müfettişler çıkmıştır. Ama verdikleri raporlar Ankara'yı pek heyecanlandırmamıştır. Artık, yörenin eski alışkanlıklarla yönetilemeyeceği anlaşılmıştır. Bundan böyle bölgeye torpilini bulamayan, cezalandırılmak istenen memur, icraatının sonuçları düşünülmeden tayin edilmemelidir.
Sayfa 114 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Reklam
Sistemsel istikrarsızlığın bir kaynağının da göç olduğu belirtilmişti. Özellikle, göç alan yörelerin, göçerleri özümseyebilecek olanaklarla donatılmamış olması, yani onlara muntazam bir altyapı ve konut edinme olanağı; iş, sağlık ve eğitim imkanları sunamaması, alt-kültürel ile yüksek-kültürün kaynaşmadan yanyana ve karşıtlık içinde durmalarına neden oluyor. Yüksek kültür, geleneksel, yerel alt-kültürleri yeterince hızla eritemiyor. Hatta bu kültürlerce kuşatılıyor ve geriletiliyor. Toplumsal sistem, süresi belirsiz bir istikrarsızlığın etkisine giriyor
Sayfa 111 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Sorun çözmekten çok, bastırmak ve ertelemek yolu seçilince, ülke siyaseti, zaman zaman şiddetle yüklenmiştir.
Sayfa 88 - Akademi Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
Kültür, yapısı gereği karmaşık bir değerler, inanışlar, gelenekler ve davranışlar bütündür. Kültürel açıdan pek az homojen toplum vardır. Başka bir deyişle, toplumların pekn çoğu çok kültürlüdür. Hele imparatorluk mirasçısı toplumlar, kaçınılmaz olarak çok kültürlüdür. Böyle toplumlar,imparatorluklarını, yani diğer topluluklar üzerinde egemenliklerini yitirince iki seçenekle karşı karşıya kalmışlardır: Ya geride kalan etnik/kültürel kümeler, ayrışmışlar ve her biri 'kan bağını esas alan' bir ulus-devlet kurmak istemiştir. Ya da çok kültürlü, bu nedenle kurucu ögelerin hukuksal eşitliğine dayalı, demokratik, çoğulcu bir devlet modeli oluşmuştur.
Sayfa 84 - Akademi Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
Bask Ülkesi, İspanya'nın bugün 17 özerk bölgeden oluşan idari taksimatının, ''milliyetler'' veya ''tarihi bölgeler'' olarak adlandırılan birimlerden biridir. Yeni (1977) İspanyol Anayasası'nın ikinci maddesi, ülkenin idari taksimatını şöyle temellendirir: ''Anayasa, İspanyol Ulusu'nun çözülmez birliğine, bütün İspanyolların ortak vatanının bölünmezliğine dayanır; ulusu oluşturan milliyetlerin ve bölgelerin özerklik hakkını ve aralarındaki dayanışmayı benimser ve garanti eder''. Hem ülkenin bütünlüğüne, hem de ulusun birliğine atıf yapan bir metinde ''milliyetler''den ve ''özerk bölgelerden'' nasıl söz edilebilir? Aslında İspanyollar, bu deyimleri yeni türetmemişlerdir. Ülkenin tarihi, sosyal ve kültürel gerçeklerini siyasal alana taşımışlar ve bunu yaparken eski kavramlardan da yararlanmışlardır.
Sayfa 150 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Kalabalık nüfus, üretim ve geçim araçlarından kopunca, sosyal psikologların son yıllarda geliştirdikleri bir ölçü olan, algılanan acı-sefalet katsayısı yükselmektedir. Bir toplumda veya toplumsal kesit içinde bu katsayı ne kadar yüksek olursa, rejim ve düzen o oranda istikrarsızlığın tohumlarını içinde taşıyor demektir.
Sayfa 103 - Akademi Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
233 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.