Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dolfi ile Marilyn

François Saintonge

Dolfi ile Marilyn Gönderileri

Dolfi ile Marilyn kitaplarını, Dolfi ile Marilyn sözleri ve alıntılarını, Dolfi ile Marilyn yazarlarını, Dolfi ile Marilyn yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Artık insanın ömründeki güzel yılları saymak için, iki elin parmaklarının fazla fazla yeteceğini bilecek yaştaydım.
Sayfa 260Kitabı okudu
Küçük adamlar tarafından karalanmak büyük adamların yazgısıdır.
Reklam
264 syf.
·
Puan vermedi
Gelecekte olabilir mi?
(Klonlamanın başarılı olacağı aşikar.Yakın zamanda anıların,düşüncelerin aktarılacagı da kesin gibi.Böyle çalışmaların oldugunu düşününce, parası olan ölümsüz oluyor bir nevi. Birçok hastalığa çözüm olunacağı gibi, birçok kötülüklerin de devam edeceği düşünülebilir. Klonlamayla yaratılan aslında Yaratan olmaya başlıyor gibi. Tanrıcılık oynayanlar tanrıyım deyip tapınacak hale gelir mi dersiniz ) . . Klonlamanın başarılı ve yasal oldugu ama korsan yolla da yapılan bir zaman anlatılıyor. Klonların her iş için kullanıldığı, düşünme özelliklerinin olmadığı,duygularının olmadığı yaşayan,etten,kemikten bir robot,obje olduğu anlatılıyor. Başrolde tabi ki Hitleeer ve Marilyn var. Eve gidiyorsun karşında Marilyn,tabi Hitler'de çıkabilir. Hangisine paran yeterse artık .İş ticarete dönmüş, ee para herşey! Kitapta Hitleri kullanan Hitler sempatizanların bu klonla yeni bir devlet kurma girişimi,bu âna gelinceye kadar da klonlarla, başroldeki tarihçimiz Mercier'in ilişkileri, onları insan mı yoksa her istedigini yapan kuklalar mı oldugunu sorgulayan iç savaşı ve de hafiften aşık oluşu (Marilyn )gibi gibi konular anlatılmaya devam ediyor. #okunabilir .
Dolfi ile Marilyn
Dolfi ile MarilynFrançois Saintonge · Altın Kitaplar · 201692 okunma
264 syf.
·
Puan vermedi
2060 senesinde geçiyor. Klonlar tüm dünyaya yayılmış. Tyco Mercier'in, komşusu Bassompierre'in Marilyn'i dışında klonlar hakkında pek bilgisi ve de ilgisi yokken bir gün işten eve geldiğinde oturma odasında Adolf Hitler'in klonunu bulur. Fakat Führer'in klonlanması yasak ve klonu bulundurmak da suçtur. Mercier'in durumu düzeltme çabaları, klonların var oluşuna dair merak ettikleri, etik sorunlar vb. gibi problemlerle boğuşuyor. Açıkçası olayların geçtiği tarih gözüme çarpınca klonlarla dolu ütopik yada distopik(çünkü Hitler var) bir dünyaya giriş yapacağımı hayal etmiştim. Okudukça yavan kaldığını farkettiğim klon aşkları tarzı bir kitap oldu.
Dolfi ile Marilyn
Dolfi ile MarilynFrançois Saintonge · Altın Kitaplar · 201692 okunma
Ahlaki ilkelerim klonların işçi olarak kullanılmasına karşı çıksa da, bir an için Adolf Hitler'i geleneksel hizmetçi kepi ve önlüğü ile hayal ederek eğlendim.
Eger resmen yasaklanmış olmasaydı, ondan olağanüstü bir hizmetçi olurdu! Kısacık bir an için, komşumun Marilyn klonunun düşündüm ve onunla ilgili hayallerim yeniden canlanıverdi.
Altın kitaplarKitabı okudu
Reklam
264 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
İçerisinde bolca tarihi bilgi içeren romanda, 2060 yılı ve sonrasında geçiyor. Tarihte kadar ileri gitmişken, klonlama almış başını yürümüş ama arabalar hâlâ 4 teker üzerinde gidiyor ve yol tarifi için hâlâ GPS kullanılıyor. Mesela romandaki ana karakter üniversitede ögretim üyesi ve onun oğlu da aynı babası gibi tarihe çok meraklı, eğitim için okula gidiyor, mutfak alışverişi için marketin yolunu tutuyorlar. Sanırım yıl 2060 olunca teknoloji olarak benim beklentim baya bi yüksekmiş, bu konuda kitabın içeriğinden daha pek çok örnek verebilirim. Romana ilk başlarken biraz sıkıldğımı söyleyebilirim, ilerledikçe artan tarih bilgileri "Eyvah bu kitap nasıl bitecek, "kaygısına dönüşse de daha sonradan hikayeye alışıp sevdim. Ana karakterimiz Tycho, eve geldigi bir akşam Adolf Hitler'in klonunu salonun ortasında görür, fakat bu klonun üretimi yasaklanmış satın alanlardan da geri getirmeleri istenmiş. Zamanla bu klonun dışındakileri toplamayı başarsalar da geriye bir tek o kalıyor. Bir de komşusundan kendisine kalan Marilyn klonu var ki o da kaçak olarak üretilmiş. Komşuların ihbarıyla eve gelen polislerden kaçan her iki klon sırra kadem basıyorlar, ortaya çıklarında ise hayatları oldukça değişmiş durumda, ve Adolf Hitler'in klonu ciddi bir tehdit oluşturmakta. Kitabın sonu ise çok şaşırtıcı, "Tarih tekerrürden ibarettir," derler ya aynen öyle işte.
Dolfi ile Marilyn
Dolfi ile MarilynFrançois Saintonge · Altın Kitaplar · 201692 okunma
264 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Konusu oldukça ilgi çekiciydi. Ama kitabı okuduğumda büyük bir hayal kırıklığına uğradım. Konuya bakıyorsun. 2060 senesinde geçiyor. Klonlar tüm dünyaya yayılmış. Hitler vs... geçiyor. Diyorsun ki kesin bu kitap distopik bir eserdir. Neden? Çünkü Hitler var yani. Kitaptan beklediğin Hitler'in klonunu yaratmaları ardından onun çevresinde taraftar toplamaları, korkunç deneyler yapması, avrupayı titretmesi, dünyayı yerle bir edecek düzeyde işlere karışması, saf kan ırk yaratma çabaları vs... Onu yapmadın. Bari insanlar klonları kullanarak bir çeşit kaos yaratsın. Klonlar günler geçtikçe güçlensin, örgütlensin, insanları kısırlaştırmaya çalışsın, insanların kaynaklarına el koysun. 2060 senesini düzgünce yansıtmamışsın. 2060'ı mı hayal ediyoruz günümüzü mü belli değil. Klonlar dışında hiç bir teknolojik gelişme yok. 2060 dünyasından bahsetmek yok. Bunların hiç biri yok. Bunların yerine tarihçi olan baş karakterimizin komşusunda gördüğü Marilyn Monroe klonuyla kurduğu cinsel fantezileri okuyoruz. Ha bir de zengin bir adamın Hitler klonlarını sonsuza kadar üretmeyi planlaması var. Nihai hedefinden pek bahsedilmiyor. Daha fazla uzatmayacağım. Okuyayacak kişilere önerim şudur: Eğer ıssız bir adaya düşmüşseniz elinizde başka bir kitap yoksa okumanızdır. Yoklukta okuyabilirsiniz. Sizi sıkmaz ama bir şey de vermez. Hitler ile ilgili bir kaç bilgi edinirsiniz o kadar.
Dolfi ile Marilyn
Dolfi ile MarilynFrançois Saintonge · Altın Kitaplar · 201692 okunma
İnsan kalbi aynı bir metro vagonu gibidir. Çok az sayıda koltuk bulunur ve son durakta inecek insanlarla doludurlar.
Sayfa 190Kitabı okudu
Devletin gerekli gördüğü hallerde gizliliğin, sırdaşlığın, hatta mahremiyetin yok sayıldığını bilmemek için aptal olmak lazımdı.
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
Klonların varoluşu benim için modern dünyanın bir getirisi ya da teknolojik ilerlemelerin bir sonucu olmaktan öteye gitmemişti. Bilim sayesinde gücünü arttıran insan, her gün biraz daha doğaya aykırı işler yapıyordu. İnsan bunun tehlikeli bir oyun olduğunu artık biliyor olsa da, bu ona has bir oyun. Daha ilk zamanlarından itibaren insan hep doğaya karşı olmuştur. Insan ilk olarak düşmanlarından kurtulmanın yollarını bulup yaşam alanındaki hayvanları evcilleştirmiş veya yok etmiştir. Daha sonra hayatını sürdürmek, konforunu arttırmak, komşusunu öldürmek ya da başka bir şeyler yapmanın yollarını bulmak adına sürekli yeni yöntemler ve şeyler icat etmiştir. Bu bir içgüdü halini almıştır ve ölene kadar da asla durdurulamaz. Sonuçta önce soyu tükenen ırkları korumak, sonra da etinden yararlanmak için hayvanları klonlamaya başladıysak, orada duramazdık ve insanların da klonlanması kaçınılmazdı. Madem bunun için küçücük bir DNA fragmanı yeterliydi, o halde neden bunları geçmişimizden temin etmeyecektik ki?
Sayfa 102Kitabı okudu
İlginç
Klonlama ile sadece sıra dışı birkaç insanı hayata döndürmedik. Aynı zamanda insan ticaretini ve köleliği de yeniden diriltmiş olduk. Bu alanlar zamanla yaygınlaşacak, genelleşecek ve radikalleşecek. Bu kaçınılmaz. Daha minimalist klon modellerinin fabrika ya da maden işçiliği gibi görevlerde kullanıldığına da tanık olacağız. Hastane bodrumlarında, zengin hastalara organ sağlamak amacıyla üretilmiş klonlar da belirecektir!
Eski çağlarda, mesela Antik Yunan ya da Roma İmparatorluğu dönemlerinde, köle olarak doğan insanlar vardı. 19. yüzyılın ortalarına kadar bu uygulamanın örnekleri tarihte görülüyordu. Avrupa'yı örnek alacak olursak, Napolyon anlaşmalarla kaldırılmış olan köleliği, sırf eşinin ailesine yaranabilmek için geri getirmişti. Günümüzde klon olarak doğanların durumu bundan cok da farklı değildi. Hatta klonları eski dönem köleleriyle karşılaştırınca, durumlarının daha bile kötü olduğunu görmek mümkündü. Klonların hiçbir zaman ailesi olmuyordu. DNA dolu bir şırınganın bir yumurtalık hücresine enjekte edilmesinden doğuyorlardı. Annesiz ve babasız büyütülüyorlardı. DNA numuneleri ile bağlantıları en fazla uzak bir ecdat ile yaşanabilen benzerlik kadardı. Daha doğrusu biyolojik bir terzinin oluşturduğu bir patron sayesinde asıllarıyla sadece fiziksel, ama yüzeysel ve boş bir benzerlik taşıyorlardı. Kimse onları gerçekten oldukları şey, yani yeryüzünde dolaşan milyonlarca insandan bir tanesi olarak görmüyordu.
Adolf Hitler 1946 senesinde Rathenow Brandenburg'da gömülmüştü. 1970 yılında Youri Andropov'un emriyle imha edilen cesetten geriye dişleri ve kafatası derisinden bir parça kalmıştı. Bu kalıntılar Sovyet arşivlerinde saklanarak korunabilmişti. Hitler'in klonlanması gündeme geldiğinde, büyūk bir itiraz kampanyası sonucunda Avrupa Komisyonu geri adım atarak bu klonlamanın durdurulmasına ve tüm DNA taşıyan kalıntılarının sonsuza dek imha edilmesine karar vermişti. Kalıntılar yakıldıktan sonra külleri denize serpilmişti. A.H.6'nın nasıl üretildiğini bir tarafa koyarsak, ona ne Hitler'in geçmişi ne de hafizası aktarılmıştı. Kimseye savaş açmadığı gibi, hiçbir katliam emri de vermemişti. Muhtemelen benzerleri gibi sadece ev ve bahçedeki işleri yapmaya yarardı. O aslında masumdu. "O masum!" diye sürekli kendi kendime tekrar ediyordum ama yıllar boyunca o mavi gözleri, o kâkülü ve o an yerinde olmayan bıyığı mutlak kötülükle tamamen özdeşleştirmiştim. A.H.6 adının Adolf Hitler olduğunu biliyordu. Kendini tanıtmasını emrettiğimde bunu söylemişti ama acaba genetik birikimini ve adını taşıdığı adamın yapabildiği kötülükler hakkında en ufak bir fikri var mıydı?
In-vitro yani laboratuvar ortaminda geliştirilen ve doğdukları andan itibaren özel kreşlerde büyütülen klonların, sekiz yaşına geldiklerinde bir tank içerisinde hızlandırılmış olarak yaşlanma işlemine tabii tutulduklarını biliyordum. Ergenlik çağına eriştiklerinde, hem kas ve kemik yapılarını kuvvetlendirmek hem de temel eğitimlerini sağlamak için, bu yaşlandırma işlemine üç yıl ara veriliyordu. Bu sportif ve eğitici molanın ardından, klonlar tekrar her model için değişen ve erişkin kabul edilecekleri yaşa kadar yaşlandırılıyor ve ardından satışa sunuluyorlardı. Geçen yüzyılın sonlarında ilk hayvan klonlarında görülen sorunlar tamamen giderilmişti. Artık klonların neredeyse tamamı sağlıklı yaşatılıyordu ve imalatçıları, her ürün için genetik miraslarına göre saptanan ortalama ömür süresini garantiliyordu.
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.