Değişime ihtiyaç duyulduğunda en önemli direnç noktalarından birisi tekrar konfor alanına dönme eğilimidir. Konfor alanı kimi zaman bir davranış, kimi zaman düşünce biçimi olabilir.
Çoğu zaman zihin olumsuz kıyaslamalar yapabilir ve içeriden "Başaramam. Çünkü...", "Benim gibi biri bunu başaramaz...", "Başlamaya değecek yeteneğe sahip değilim..." gibi düşünceleri duyabilirsiniz. Ardından baskı ile başarısız olma korkusu ve içsel çatışmalar oluşurken planlamalar sonraki aşamaya taşınamaz. Bu döngüye dışarıdan baktığınızda, muhtemelen başlangıç noktasında kendinizi nasıl sabote ettiğinizi ve mevcut durumu çarpıtarak yorumladığınızı fark edeceksiniz. Potansiyelin önündeki bu en ciddi engeli fark etmek, düşünce sisteminin organize olması için kritik önem taşımaktadır.
Sürekli akıl vermek, kişinin gerçek potansiyelini ortaya çıkarır mı? Ya da niçin çıkarmaz? Çünkü tavsiye verdiğinizde kendi düşünceniz ile karşınızdaki kişinin farkındalığını ve sorumluluğunu takas etmiş olursunuz.
Karakterinizin bir parçası olan güçlü yanlarınızın farkında olmak, performans ve mutluluk gibi deneyimlerinizin ötesinde yaşama bakış açınızı, algınızı ve davranışlarınızı da etkileyen yeni bir mercek oluşturur.