Hz. Osman'ın İbn Âmir'e ve Muaviye'ye mektup yazdığını öğrenmeleri Mısırlıların kuşatmayı daha da sıkılaştırmalarına ve onu öldürmeye daha fazla hırs göstermelerine sebep oldu.
Başka bir rivayete göre Hz. Osman'ın yardım talebi üzerine Muaviye, Yezîd b. Esed el-Becelî'nin komutasında dört bin kişilik bir kuvvet gönderdi. Fakat yolda Hz. Osman'ın öldürüldüğünü öğrendi. Bu yüzden Yezîd yoldan döndü ve "Eğer Osman sağ iken Medine'ye girseydim, orada reşit olan bir tek insan bırakmazdım. Çünkü katil ve hain aynıdır." dedi.
Bir rivayete göre Hz. Ebû Bekir ile Hâris b. Kelede, Hz. Ebû Bekir'e ikram edilen bir yemeği yiyorlardı. Hâris, Hz. Ebû Bekir'e "Elini çek! Bu yemekte bir yıl sonra etkisini gösterecek bir zehir var. Ben ve sen aynı günde öleceğiz." dedi. Hz. Ebû Bekir elini çekti. İkisinin de hastalığı devam etti. Nihayet bir yıl geçince ikisi de aynı günde öldü. Attâb b. Esîd'in de Hz. Ebû Bekir'le aynı gün Mekke'de vefat ettiği ifade edilir.
Taberî, Hz. Ebû Bekir'in zehirletilmesi hususunda şöyle der:
"Dediler ki: Ölüm sebebi Yahudilerin onu Erze'de zehirlemeleridir. Zehirletmenin Cüzeyze'de (جذيذة) olduğu da ifade edilir.
Yukarıda sözü edilen kişilerin vefatlarının zehirletilmeyle ilişkilendirilmesi spekülatif bir yaklaşımdan kaynaklanmaktadır. Zehirletilme iddiası onu şehit olarak göstermeye matuftur. Öte yandan etkisini bir yıl sonra gösteren bir zehrin mevcut olduğu iddiası doğru olmamalıdır.