"Okyanus akşamında dalgalanan tuz parçacıklarından düğmeler yaptım. Mineraller ve kurumuş bitkisel özler, yanardağlar orman yangınlarından kalanlar, duman ve asit, yoğuşma çekirdekleri, yağmur yağmasının en kolay yolunu anlatan dualar vardı. Bu dağınıklığın ikinci sürecini açıklamamı istedin: çoğu zaman gömleğe ulaşan düğme bir tutunmak olarak yaşar. Dar açıyla atılan düğümler, aynı zamanda kumaşta olabilecek şekilleri vurgulayarak, karanlık gölgelere dönüşür. Ufukta soyunduğun ince anlarda süslü elbiselerindeki gri örtünün, zarif beyazların, pembe ve morların bir düğme için asla denize dönüşemeyeceğini anlarsın. Düğme bir ihtimaldir, ufukta uygun açılarla yer değiştiren gök cisimlerinin kıvamından doğmakta ya da batmaktadırlar. Batı yönünde havanın açık olacağını söyleyen, güçlü olasılıklı meteorologlar, hep sana ilk aşık olduğum bulutların anlamlarından kol düğmeleri takar. Buna bir mevsim bulmadan da karışabiliriz..."