"Bir düğmeyi tanımak için bıraktığı rengin ya da yoğunluğun devamlı olup olmadığına bakmanız yeterli değildir. Düğme işçiliğinde sebebi görünüşüne eş değer olmayan deliklerden dünyaya bakmak bazen canınızı yakabilir. Her düğme, varlığından daha büyük anılar bırakamayabilir. Bazı terzilere göre düğme düşer düşmez çiçekli, esmer ve nemli bir hava bırakır, bunun dikkate değer çeşitliklerini tattım. Yerçekiminin boyutları dışındadır, ipliğin yasalara aykırı davranışları. Taş sabit bir konumda durabilir; düğmeler, bellek sanrılarının, olayların akışını değiştirebilme ihtimalinden yapılır..."
"Berlin'de terk edilmiş, düğme fabrikasından son notlar; kendisine yansıyan her şeyi ölçerek, bu bilginin makine seslerini tetikleyen yöneten sonuçlarını ayarladım. Gelip geçenler, sadece gelip geçtiler. Bu düğmeyi kendi halinde bıraktığımın son iliklenmesi... Fabrika bahçesindeki ağaçlarla çevrili açıklık, cebimdeki düğmelerin dağılmasından başlıyordu. Senle ilk ayrıldığımız istasyonda, uzak şehirlerinden bir vardiyayı değiştirmek için dönen işçilerin sıcaklığını bıraktın düğmelerime. Seni özlüyorum, düğmeler uzuyor!"
⚉...
Beni anlayamayışından acıyan,
Bazen koparıyorum düğmeleri...
Anlamak hep bir ilmik hatasıdır,
Gözlerin çok güzel olsa da elin kanayabilir
Biz iyi terzilerin erken öldüğü kumaşlarız.