Sayfa Sayısına Göre Dünya Adasında Son Savaş Sözleri ve Alıntıları
Sayfa Sayısına Göre Dünya Adasında Son Savaş sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Dünya Adasında Son Savaş kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İstanbul’un düşüşü ve Altın Orda Devleti’nin zayıflaması büyük Moskova Çarlığını iki geleneğin mirasının varisi kılacaktı; siyasi ve dini olarak Bizans’ın mirası ve Moğollardan (daha sonra Çar olarak adlandırılacak) büyük Rus prenslerine geçen geleneksel Avrasyacılığın mirası.
Farklı tarih okulları ve çeşitli dünya görüşlerinin temsilcileri tarafından bugün farklı şekillerde yorumlanan Ekim Bolşevik Devrimi jeopolitik olarak önemlidir zira Ekim Devrimi, Rusya’nın dış politikasında deniz merkezli medeniyet eksenine uyumdan kara merkezli medeniyet eksenine keskin bir dönüş anlamına gelmektedir.
Versay Antlaşması temelde Almanya’yı, bağımsız bir politika gütme, yetkin bir orduya sahip olma, ekonomisini geliştirme ve uluslararası sahnede etkisini yeniden tesis etme haklarından mahrum ederek küçük düşürüyordu.
Bolşevikler kendi kuvvetlerini, bir ülkedeki proletaryan devrimin icrasının başka ülkelerdeki devrimler serisinin ilk adımı, dünya devriminin küresel sürecinin bir başlangıcı olarak görüyorlardı.
"... Sosyalizmin nihai zaferi ve sosyalist üretimin örgütlenmesi için bir ülkenin gayretleri, özellikle Rusya gibi köylü bir ülkenin çabaları yeterli değildir; bunun gerçekleşebilmesi için birkaç gelişmiş ülkenin proletarya sınıfının çabaları elzemdir.”
Troçki, Sovyetlerde olduğu dönemde bile ve yine buradan ayrılışın ardından daha güçlü bir sesle Stalin’in devletinin “Komünizme ihanet ettiğini” ve yeni bir zeminde Çar modeli emperyalist, büyük ve güçlü bir bürokrasiyi yeniden tesis ettiği fikrini ileri sürüyordu.
Gorbaçov, gittikçe daha da içinden çıkılmaz bir hâl alan Afganistan savaşının olumsuz zeminine karşı göreve gelmişti. Daha Genel Sekreterliğe ilk adımından itibaren temel problemlerle karşılaşacaktı. Ülkenin sosyal, ekonomik, siyasi ve ideolojik motorları durmaya başlamıştı. Sovyet toplumu cansızlık dönemine girmişti. Marksist dünya görüşü cazibesini kaybetmiş ve yalnızca ataletle gündemde kalıyordu. Hızla artan kentli aydın kısmı gittikçe daha fazla “Batılı” standartları arzuluyor ve Batı kültürü tarafından cezbediliyordu.