Bir insanı öldüren Tanrının suretinden yaratılmış olan aklı başında bir canlıyı, öldürmüş olur. İyi bir kitabı yakan da aklı ölüme göndermis olur, bir bakıma Tanrı’nın sureti tam kalbinden vurulmus olur
Aydınlanma, insanın bizzat kendi eseri olan boyunduruktan kurtulmasıdır; boyunduruksa insanın, başkasının yardımı olmadan kendi aklını kullanamama durumudur.
Dinin kökeni, İnsanın doğa karşısında ki yenilgisin de yatar. Doğayla baş edemeyen insanlık, onun önünde secdeye vararak korkuya ve hurafelere sığınır.
Amaçları hükmetmek ve din tacirliğidir. Oysa kendileri dinden yoksundur. Çünkü bir şeyin ticaretini yapan onu satar; sattığı ise artık kendisinin değildir. Kim din tacirliği yaparsa [bilin ki] onun dini yoktur, Gerçekte varlığın hakikatinin bilgisini [felsefe] edinenlere karşı çıkan ve onu küfür sayanın dinle bir ilişkisinin kalmaması gerekir.
Bugün uygarlaşma denince akla sadece ileri maddi ve teknolojik koşullar değil, aynı zamanda ve özellikle de toplumsal-manevi düzey, insanlar arası ilişkilerin yanısıra, çevre ve doğayla olan ilişkilerin düzeyi de gelmektedir.
Eğer Tanrı bugüne kadar insanların dualarını kabul etseydi, o zaman hiç kimse hayatta kalmazdı, çünkü her an karşılaştığımız gibi herkes birbirine beddua etmektedir.
“Epiküros”