Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dünyayı Güzelleştirmek-Turgut Cansever'le Konuşmalar

Beşir Ayvazoğlu

Dünyayı Güzelleştirmek-Turgut Cansever'le Konuşmalar Gönderileri

Dünyayı Güzelleştirmek-Turgut Cansever'le Konuşmalar kitaplarını, Dünyayı Güzelleştirmek-Turgut Cansever'le Konuşmalar sözleri ve alıntılarını, Dünyayı Güzelleştirmek-Turgut Cansever'le Konuşmalar yazarlarını, Dünyayı Güzelleştirmek-Turgut Cansever'le Konuşmalar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
·
Puan vermedi
Beşir Ayvazoğlu’nun mimar Turgut Cansever ile konuşmalarının yer aldığı bu kitap, şehir ve şehir mimarisine farklı bir gözle bakmanıza sağlayacak bir nitelikte. Batı mimarisinin getirdiği yüksek katlı büyük beton binaların içinde insanın küçücük kalmasına adeta kaybolmasına hatta ve hatta aciz kalmasına da eleştiri getiriyor. Birçok sorunun çözümünü, Türk evinde gören Turgut Cansever’in şehir planlamasına dair söyledikleri de oldukça kayda değer. Birkaç alıntı da aşağıya bırakıyorum. Keyifli okumalar dilerim ”Ahşap, değişmeyen, kalıcı büyük değerler karşısında günlük hayatı tanzim eden çerçevelerin değişmeye açık oluşunu, hayatın dinamik bir süreç oluşunu simgeliyor, değişmeyecek olanın ancak ilahi gerçek olduğunu telkin ediyordu. Böylece her nesil kendi şehrini inşa edebiliyor, kendi yaşama ortamını yeniden düzenleyebiliyordu.” (s.120) “Bir mimarın, en basit bakış açısıyla, karşılaşacağı en büyük meseledir ev.” (s.139)
Dünyayı Güzelleştirmek-Turgut Cansever'le Konuşmalar
Dünyayı Güzelleştirmek-Turgut Cansever'le KonuşmalarBeşir Ayvazoğlu · Timaş Yayınları · 2016125 okunma
Dilin kendi alanına ait güzelliğini kendi yerine, binanın kendisine ait güzelliğini kendi yerine koymak İslam Dünyası’nın başardığı en büyük işlerden biridir.
Reklam
Şehir, insanları terbiye edecek esaslara göre kurulmuş olması halinde insanları terbiye eder. Şehir insanı terbiye ettiği gibi, kötü şehir de insanı ahlaksızlaştırır.
Camiye girenler, mihraba doğru yürümüyor. Kilise olsaydı, insanlar o istikamette yürümeye mecburdular. Yani insanların oturdukları sıralar bir yol; içeri girildiği zaman oraya doğru yürümek mecburiyetindeyiz, kilisenin gösterdiği istikamette yürümek zorundaydınız. Hâlbuki din, insanlara verilmiş, herkese verilmiş. Emreden ve her şeyi düzenleyen bir üst otorite yok. Herkes, dinin hikmetlerine kendi başına ulaşma imkânına sahip. Ona yardımcı olacaklar, ilim adamları; ama emredici, sürükleyici bir müessese yok. Dolayısıyla Süleymaniye de öyle, Selimiye’de de. Hele Selimiye’de bu belirginlik çok müthiş; kapıdan girenler, isteyen sağa doğru, isteyen sola doğru gidiyor. İnsanlar gelip namazı nerede kılacaklarsa, o yeri seçiyorlar. Safları teşkil ediyorlar, yani kilisenin verdiği sıralara oturmuyorlar. İnsanlar, beraberce safları teşkil ediyorlar. Düzeni herkes, elbirliğiyle, beraberlikle kuruyor ve ibadetlerini yapıyorlar. İbadetin yapılma şekli, ruhu, anlamı tamamen farklı. Kubbe, bu bakımdan, “Şuraya git, buraya git!” demeyen bir biçimdir.
“İnsanların en iyisi âlimin iyisi, en kötüsü âlimin kötüsüdür.”
Çocuklarınız olunca onlara sevginiz, sorumluluğunuz, mutlaka ana meseleniz olacaktır. Onlara, yani yarın sahip olacağınız çocuklarınıza karşı sorumluluğunuz ahlaki bir sorumluluktur. Aynı zamanda tabiî bir mecburiyettir. Ama bu tabiî mecburiyetle bu ahlaki sorumluluk, çocuklarımıza karşı değil, bütün gelecek nesillere karşı sorumluluktur.
Reklam
Bütün gelecek nesillere karşı sorumluluk hissettiğimiz zaman, kendimize insan deme hakkına sahip olacağız. Bunu hissetmediğimiz zaman, kendimize insan deme hakkımız yoktur.
Bütün evler güzel olmalıdır. Her ev dünyayı güzelleştirmelidir. En fakir insanın evi de küçücük de olsa, konfor açısından yeterli olmasa da illaki güzel olmalıdır. Çünkü en fakir insanın çocuğu da gözünü dünyaya açtığı zaman bütün gençliği, çocukluğu boyunca o ev içerisinde, evin güzelliğini yaşamalıdır. En fakir insanın çocuğunun da bu güzelliği yaşama hakkı vardır.
“Söyleyeceklerimizi en iyi anlayacak ülke olduğunu tahmin ediyorum, çünkü söyleyeceklerimizi en yakın tarihte kaybetmiş ülke, bu ülke!”
Doğruyu arayan insan, hiçbir eksik ardında kalmadan, yalnız o meselenin doğrusuna yöneldiği zaman doğruyu bulma ihtimaline sahiptir. En ufak, sağdan soldan gelen etkiler, onu o doğruyu bulmaktan alıkoyabilir. Onun için tamamen bağımsız düşünce ortamlarına ihtiyaç var meselemizi çözmek için.
294 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.