Savunduğumuz onurlu ve olması gereken bir gerçekliğin ya da mücadelenin sırf modumuz düşmesin diye sohbet içerisinde kurşun yağmuruna tutulmasına seyirci kalıyoruz.
Ahlâk adına uyulan ve saptırılmayan tüm kurallar ve kanunlar bile tanrısal ya da otoriter bir ödüllendirme ve terfi beklentisinde ikiyüzlü bir oyuna dönüşüyor.
Her kahvaltıda başında çayını, çorbasını yudumlarken gün içerisinde takınacağı ruh hali ve karakter seçimini sanki bir gardıroptan çıkarmışcasına seçip üzerine giyen insanlığın geldiği en tehlikeli nokta ne yazık ki günümüz sınırları içerisinde...
Aklımız kiraya verilmiş. Sorgulama mekanizmamızın dişlileri metal pençeler tarafından ezilmiş. Özendirildiğimiz hiçbir şey aslında bir yaz yağmuru kadar cazip gelmemiş.