Düşkovan - Sayı 25
Düşkovan DergiDüşkovan - Sayı 25 Gönderileri
Düşkovan - Sayı 25 kitaplarını, Düşkovan - Sayı 25 sözleri ve alıntılarını, Düşkovan - Sayı 25 yazarlarını, Düşkovan - Sayı 25 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kendimizi dışarıdan üzerimize kenetlenmiş bakışlara kiraladığımızdan beri kendi ruhumuzun ev sahipliğinin ne demek olduğunu artık hatırlamıyoruz bile.
Savunduğumuz onurlu ve olması gereken bir gerçekliğin ya da mücadelenin sırf modumuz düşmesin diye sohbet içerisinde kurşun yağmuruna tutulmasına seyirci kalıyoruz.
Gerçek şu ki hepimiz irili ufaklı hatalarla dolu "ufak" varlıklarız ve bunu görmek bile istemiyoruz.
Ahlâk adına uyulan ve saptırılmayan tüm kurallar ve kanunlar bile tanrısal ya da otoriter bir ödüllendirme ve terfi beklentisinde ikiyüzlü bir oyuna dönüşüyor.
Her kahvaltıda başında çayını, çorbasını yudumlarken gün içerisinde takınacağı ruh hali ve karakter seçimini sanki bir gardıroptan çıkarmışcasına seçip üzerine giyen insanlığın geldiği en tehlikeli nokta ne yazık ki günümüz sınırları içerisinde...
Farklı olmak adına harcanan emeğin bir kısmı, kimlik edinme çabasıyla örtüşüyor.
Kambur
5 harfli bir silahın mermileri doldurmuş beynimizi; Keşke.
Kambur
Anlaşılmamaktan dem vuruyoruz; anlamak adına en ufak bir adım atmadan.
Kambur
Küçümseyen bakışlarımızın ağırlığını başkasının gözünden kendi üzerimizde hissedince öfkeleniyoruz.
Kambur
Gözlerimizi okşayan her ışık karanlığa gebe.
Kambur
Mutluluk sanki toplumdan arınmakmıș gibi bir ağırlık omuzlarımızda.
Kambur
Aklımız kiraya verilmiş. Sorgulama mekanizmamızın dişlileri metal pençeler tarafından ezilmiş. Özendirildiğimiz hiçbir şey aslında bir yaz yağmuru kadar cazip gelmemiş.
Kambur
Aslında tüm gayesi günü yaşamak olan ama dünün ağırlığından sıyrılamamıș, yarının endişesinden kurtulamamıș insancıkların hayatı. Bizim hayatımız...
Kambur
Bedenini satanlara kötü gözle bakıp, ruhunu satanlara tapanlarla doluydu kalabalıklar..
Murat Can Çetinkaya