Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Düşüncenin Canı

Emin Özdemir

Düşüncenin Canı Sözleri ve Alıntıları

Düşüncenin Canı sözleri ve alıntılarını, Düşüncenin Canı kitap alıntılarını, Düşüncenin Canı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir romanın yazınsal değeri ya da değersizliği onun satış sayı­ sıyla ölçülür mü? Sık sık tartışılan, güncelliğini yitirmeyen bir so­ rudur bu. Soruy u açanlar, genellikle şu iki noktada yoğunlaşıyor­ lar: Çok satışlı romanların bir bölümü yayımlandığı günlerde yan­ kılar uyandıran, pazar ve piyasa koşullarına göre oluşturulmuş yapıtlardır. Bun l ar, bir süreliğine çok satanlar arasında yer alır, sonra parıltıları söner, unutuluşun külleri altında yitip giderler; ötekilerse yayımlandıklarında satışları sınırlıdır ama yılların akışı içinde satış hızlarını hep sürdürür, yaşarlıklarını korurlar. Bu bağ­ lamda birincilere "çok satan': ikincileri de "çok satar" yapıtlar de­ nebilir mi? Denmeli diye düşünüyorum. Çok satan romanlar, nasıl bir gereksinimle okunuyor?..
Sayfa 144 - Eksik Parça yayınları 1kasım 2019Kitabı okudu
Reklam
Öykülerde anlatılanlar, gerçek kişilere, olaylara ve durumlara bağlanarak denetlenmez. Bilgiler, düşünceler, duygular bir yaşanmışlığın, bir deneyimin ürünü olarak görülemez öyküde. Gelgelelim, köşeyazıları için böyle değildir bu. Denetlenebilir anlatılanlar; göndergelerinin nesnel karşılıkları vardır. İmgelemin, düşselliğin payı da oldukça sınırlıdır.
İnsan doğasının bilinmeyen nice varoluşsal özellikleri vardır; bunlar üstüne çalışan ruhbilimciler, şöyle bir ortak noktada birleşiyorlar: İnsan, evreni tanıdığı kadar kendini tanımıyor.
Cervantes’in izini süren her büyük yazar, gerçekle düşü birbiri içinde eriten, yazınsal yaratıya dönüştüren bir simyacıdır, düşlemsel bir oyuncudur.
Düşlemsel oyunu, incelikleriyle oynayan derinlikli bir yazar Ahmet Büke. Okurunu, öykülerinin bir parçası kılan, onlar için bıraktığı boş alanları doldurmaya zorlayan bir yazar.
Reklam
Ustaca seçilmiş, bir tartımdan geçirilerek konmuş bir başlık, yaratının sunduğu dünyaya açılan bir kapı gibidir. Okurun ilgisini çeken, sunacağı dünyanın sınırlarını ona sezdiren bir güç içerir.
Bana göre İkinci Yeni'nin toprağında üretilmesine karşın yine de o şiirin genel havası dışında kalan bir kendindenliği vardır Kemal Özer şiirinin.
Hıfzı Veldet Velidedeoğlu ile Dil Kurumu’nda çalıştığımız günlere kayıyor aklım. Yurttaşlar Yasası’nı, Borçlar Yasası’nı Türkçeleştirdiğimiz günlere. Ne coşkulu, ne güzel günlerdi...
Deyimler gibi ikilemeler ve pekiştirmeler de T. Apaydın'ın dil kuşamının iplikleridir: Süklüm püklüm, kıpır kıpır, bağırma çağırma, çoluk çocuk, ufak tepek, ileri geri, çalı çırpı... Bunları da çarpıcı bir biçimde kullanıyor; üzül üzül üzülmek / Ölüp ölüp dirilmek... gibi.
27 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.