Yöneticiler, olaylar karşısında fikirlerini baştan değil, en son söyleyen olmak zorundadırlar. Bu anlamda yöneticiler, iyi birer konuşmacı olmadan önce iyi birer dinleyici olmalıdırlar.
“...hangi ideolojinin penceresinden bakıyorsanız, ona bağlı ve onun ışığında bir yorum getirirsiniz. Baktığınız pencere, bakışın şablonlarını sizin için hazır edecektir.”
Bilgi, koşullandırılmış beyinlerde ve yeni düşüncelere set çekmiş mekânlarda değil, sınırlandırılmamış zihinlerde ve özgür ortamlarda üretilebilir ancak.