Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Duygusal Sermaye

Mehmet Semih Söylemez

Duygusal Sermaye Gönderileri

Duygusal Sermaye kitaplarını, Duygusal Sermaye sözleri ve alıntılarını, Duygusal Sermaye yazarlarını, Duygusal Sermaye yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yunan mitolojisindeki meşhur Pandora’nın Kutusu öyküsü, kötülüklerin dünyaya yayılışını hikâye eder. Zeus’un hediye ettiği ve asla açılmamasını tembihlediği kutuyu açan Pandora, tüm kötülüklerin bir anda dünyaya yayılmasına neden olur. Kurumlarda da tıpkı bu mitolojik öyküdekine benzer bir “Pandora’nın Kutusu” olsaydı eğer, bu kutunun anahtarı da “Biri bir şey istiyorsa, vardır mutlaka bir nedeni..” şekilde formüle edebileceğimiz ifade olurdu herhalde.
Sayfa 225
Kayıp kent Atlantis’in giriş kapısındaki alınlıkta şöyle yazdığı rivayet olunur: “Yazdıklarınız ile söyledikleriniz arasında bir ilişki yoksa, sözcüklerden mutsuz oluyorsanız, bu kentte barınamazsınız.”
Sayfa 213
Reklam
Nereden mi başlamak gerekiyor? Nefesi hissederek alıp vermek başlangıç için yeterlidir...
Sayfa 211
Anı yaşamak, bir atmosfer oluşturabilmektir. İçinde pozitif enerjinin ve arınmış ruhların olduğu bir ortam...
Sayfa 210
İnsanı tüm sistemlerin öznesi olarak kabul etmeliyiz.
Sayfa 198
Geleceğe dair “öngörü “ler üretebilmemiz için “yanılgı”nın da bir erdem olduğunu kabul etmemiz gerekir. Bir görüşe göre “insanlık tarihi, yanılgıların tarihidir.” Eğer “yanılgı” diye bir şey olmasaydı, tarih boyunca savaşlarda yenilmiş veya dağılmış tek bir topluluk dahi var olmazdı. Oysa tarihe bakınca bu durumun tam aksi yönde bir tabloyla karşılaşıyoruz: Tarih boyunca en güçlü uygarlıklar ve imparatorluklar, zaman içinde tekrarlayan yanılgılar sonucunda yeryüzünden silinmişlerdir.
Sayfa 180
Reklam
Bilgi, koşullandırılmış beyinlerde ve yeni düşüncelere set çekmiş mekânlarda değil, sınırlandırılmamış zihinlerde ve özgür ortamlarda üretilebilir ancak.
Sayfa 177
Maddi varlıklar için verilen mücadelenin çok küçük bir miktarını kişisel ve kurumsal bilgileri bir araya getirmek için verebilseydik eğer, gelecek kuşaklara bırakabileceğimiz önemli bir mirasımız olurdu..”
Sayfa 168
Tarih bilincinin önemine işaret eden çok sevdiğim bir anekdot var: Ömrünü birbirinden farklı coğrafyalarda, o diyar senin bu diyar benim gezerek geçiren bilge bir kişi, değerli bulduğu her sohbetten sonra, sohbet ettiği o yerden minik bir taş alıp heybesine koyarmış. Ona, neden bu taşları topladığı sorulduğunda şöyle demiş; Günün birinde, birileri bu taşların dilini öğrenirse, burada konuştuklarımızı da öğrenmiş olur. O yüzden bu taşlar bugün için değil, gelecek içindir.
Sayfa 166
Eskiden karşı tarafa bir şey anlatabilmek için sadece tek bir şey biliyor olmanız yeterliydi. Günümüzde karşı tarafı anlamak için en azından karşı tarafın bilgisi halkında da bir şeyler bilmeniz gerekiyor. Bu yüzden sadece tek bir konudaki bilgi, bir sinerji oluşturabilmek için artık yeterli değil. Tersine, farklı olanların bir aradalığı yeni sinerji oluşturan kaynaklara dönüşüyor.
Sayfa 149
Reklam
Akın Öngör’ün veciz ifadesiyle “ Ya benden sonra tufan ya da benden sonra devam” dır.
Sayfa 132
Her konu uygun zamanda açıklıkla konuşulmalı, tartışılmalı fakat son karar için fazladan 24 saatlik bir süre tanınmalıdır. İnsanın gerilimli bir ruh haliyle alacağı kararlar ya da söyleyeceği sözler, yıllarca telafisi mümkün olmayan durumlara yol açabilir. Bir sözü unutmak, bir yüzü unutmaktan zordur. Böylesi güçlüklerin en iyi ilacı zamandır.
Sayfa 131
“...Doğrunun; zamana, mekana ve olaylara bağlı olarak değişebileceği gerçeği hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalıdır. Her davranışın doğru olduğunu ve doğru sonuçlara yol açacağını düşünen bir zihin, hızlı bir şekilde bozulan göze benzer. Bozulan göz, bir müddet duruma uyum sağlar, ancak gözün sahibi, görüntülerin bulanmaya başladığını er ya da geç hüzünlü bir şekilde kavrar..”
Sayfa 123
Albert Camus, “Her insan belli bir yaştan sonra kendi yüzünden sorumludur “ diyordu. Albert Camus’un bu sözünü biraz değiştirerek iş yaşamının ilkelerinden biri haline getirmek gerekir diye düşünüyorum: “Her kuşak hem kendinden hem de öncelediği ve sonraladığı tüm kuşakların gelişiminden sorumludur; hem de her yaşta..”
Sayfa 122
Zamanında konuşulmayan her konu, er ya da geç büyük bir soruna dönüşecektir.
Sayfa 120
45 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.