Büyümek, fiziksel değil zihinsel bir meseledir. Zihin geliştirilmediğinde büyümek salt sayıların, metrekarelerin, hacmin büyümesine karşılık gelir. Zihinsel büyüme ise bunların ötesinde "kökten" bir anlam taşır.
“...hangi ideolojinin penceresinden bakıyorsanız, ona bağlı ve onun ışığında bir yorum getirirsiniz. Baktığınız pencere, bakışın şablonlarını sizin için hazır edecektir.”
“Yıllarca duygularımızdan koparak dünyaya kategorik bir bakışla baktık. İyiler ve kötüler... Bugün tüm bu düşüncelerin anlamsızlığı karşısında üzülsem mi, sevinsem mi bilemiyorum.”
Yöneticiler, olaylar karşısında fikirlerini baştan değil, en son söyleyen olmak zorundadırlar. Bu anlamda yöneticiler, iyi birer konuşmacı olmadan önce iyi birer dinleyici olmalıdırlar.
Çok çaba harcamasına rağmen eşiyle, çocuklarıyla, çevresiyle ve en önemlisi kendisiyle sorunlar yaşadığından dert yanan bir arkadaşıma babam Ahmet Söylemez şu yanıtı vermiş: “Ruhunu ehlileştir.”
Yönetime gelmiş bireylere insan ötesi özellikler atfedilmesi, azgelişmiş toplulukların tipik davranış özelliklerinden biridir. Yöneticilere bu türden üstünlük nitelikleri yüklemek ve onlara bu şekilde yaklaşmak, giderek bu bireylerin “tiranlaşmasına” neden olur
İster devlet gibi tepeden tırnağa güçten örülü bir varlık olsun, isterse en temel düzeydeki aile ilişkisi; hiyerarşik bir düzende işleyen her tür ilişki, mutlaka iktidar olgusuna yaslanır..