Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Edebiyat Anıları

Hüseyin Cahit Yalçın

Edebiyat Anıları Gönderileri

Edebiyat Anıları kitaplarını, Edebiyat Anıları sözleri ve alıntılarını, Edebiyat Anıları yazarlarını, Edebiyat Anıları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Her güzel şey kalbimde bir yara açarak geçer..
Sayfa 141
Nadide'nin konusundan söz edecek değilim; zahmete değmez... Üslûp (biçem) ve düzeni baştan başa Ahmet Mithat Efendi'nin kö­tü bir taklidiydi. Taklidi o kadar ileri götürmüştüm ki hikâyeyi yarıda keserek, sanki konu gerektiriyormuşcasına bir felsefe düşünce­sine bile ayrı bir bölüm ayırmıştım. Bunu olduğu gibi aktaraca­ğım. Bu düşüneclerde bir değer bulduğum için değil. O zamanın kültürünün, o dönemde yetişmiş on üç( on dört yaşlarındaki bir ço­cuk üzerinde o yıllar yayınlarının etki gücünü gösteren bir belge niteliğinde olduğu için. Aynı zamanda bu, benim ruhumun sonra­dan geçirdiği gelişim bakımından da iyi bir örnek olacaktır. Böyle bir başlangıçtan yola çıkarak bugünkü ruhsal ve düşünsel kimliğe ulaşmak için başka türlü etkiler altında kalmış olmaklığım gerekir.
Reklam
Arif Bey, Ahmet Mithat Efendi’yi tanıdığını söylüyor, özel yaşa­mı üzerine hikâyeler anlatıyordu. Bu en büyük romancının en çok tad alarak okuduğu yazılar lokantaların yemek listeleriy­miş.
Bütün bu kitapların içinde beni en derin biçimde etkileyip duygulandıran eser Nesîmi divanıydı. İçindekileri iyi anlıyabildiğim için değil, yaratıcısının kişiliğiyle. Onun serüvenini babamdan dinlemiştim. O hikâye içinde de aklımda kalan şey, diri diri derisini yüzmeleriydi. "Sizin taptığınız Tanrı, benim ayağımın altındadır" demiş. Suçu da buymuş; ayağının altında da para varmış.
Zühtü Paşa: "Evlât, bizim ülke­mizde gazeteciliğin dünyası yoktur. Kaleminden bir mürekkep dam­lar, sonra kendini kurtarma olanağını bulamazsın." 1901
Sayfa 96
Soysuzlaşmış bir yeniçeri ile nizam-ı cedit askeri arasında doğululuk ve batılılık açı­sından ne ayrılık varsa, Halit Ziya’nın kitaplarıyla ondan önceki romanlarımız arasında da aynı nitelikte bir ayrılık vardır. Bu onuru Halit Ziya’nın elinden kimse alamaz.
Sayfa 89
Reklam
Sona doğru...(Bâb-ı Âlî'ye selam)
Babıâli caddesi, evet, yaşam, umut, dilek, gelecek, hepsi bura­sı.Ama niçin bunda bir mezarlığın ağır ve hüzünlü havası karışık? Bu sokaklarda yalnız gençliğimin, bazen çocukça, bazen gü­lünç ama hep yüksek ve temiz düşleri değil birçok tanıdıkların, ar­kadaşların ve dostların anıları da gömülü. Burası koca bir mezarlık!...Şimdi ben buranın yaşayan, düşünen, duyan, acı çeken, çevresi içinde miyim? Yoksa her gün bir parça daha yokluğun karanlıklarına ve çukurlarına gömülen parçasından mıyım?
Sayfa 170 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Birinci BaskıKitabı okudu
"Edebiyat ve Hukuk Makalesi"nden:
"İşte böylece edebiyatla hukuk yalnız aynı etkiler altında aynı rengi kazanmakla kalmaz, birbirleri üzerinde de karşılıklı etkilerde bulunur. Bazen hukuk edebiyata konu hazırlar. Edebiyat da buna kar­şılık bazı yasa maddelerini değiştirmeğe çalışır.
Sayfa 152 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Birinci BaskıKitabı okudu
Mehmet Rauf
Raufda soğuk ve keskin bir usa vurmadan çok duygu egemendi.Duygularının elinde sürüklenip gider, ta sonuna kadar kendisini bu akıma bırakırdı. O zaman tutkularından başka dünyada her dü­şünceyi unutur, her şey gözünden silinirdi.
Sayfa 142 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Birinci BaskıKitabı okudu
Tevfik Fikret
Fikret’in güçlü, belirgin ve ezici bir kişiliği vardı. Çok eski zamanlarda olsaydı belki adı bir peygamber diye art kuşak­lara geçerdi. Daha sonraları gelseydi bir tarikat kurucusu olurdu. Ne var ki on dokuzuncu yüzyıl sonlarında Abdülhamıt yönetiminin her soylu duyguyu susturan ve öldüren kıyıcılığı ve baskısı içinde Fikret, yalnızca sanat ve yurtseverlik yolunun başı oluyordu.
Sayfa 115 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Birinci BaskıKitabı okudu
Reklam
Servetifünun, bir sanat ve edebi­yat ocağıydı. Ruhumun duyarlı, yüksek ve temiz atılımlarıyla oraya bağlıydım.
Sayfa 115 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Birinci BaskıKitabı okudu
Yok artık:))
Tahtakurusu da sarayın lûtfuna uğ­ramış hayvanlardandır. Gazetelerde adı geçmezdi. Çünkü «tahtı ku­rusun» dileğini ses bakımından uzaktan uzağa akla getirir gibiydi.
Sayfa 106 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Birinci BaskıKitabı okudu
Burun meselesi:))
Acaba burun sözünün basında yasaklandığı Abdülhamid'e söy­lense çevredekiler bu dalkavukluğu, bu yasağı hangi yolla açıkla­ yacaklardı? Yeryüzü halifesine. - Şevketli efendimiz, sizin pek biçimsiz bir burnunuz var da onun için bu sözü yasak ettik mi diyeceklerdi. Herhalde onların ne diyeceklerini bilmem. Ama ben «İzlanda Balıkçısını çevirirken coğrafyayla İlgili burun sözü geldikçe «karaların denizlere doğru ilerlemiş bölümleri» diye yazıyordum.
Sayfa 106 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Birinci BaskıKitabı okudu
Bizi en çok düşündüren, yoran, üzen yan, yayın izni idi.Ga­zete çıkarmak için hükümetten izin almak gerekirdi ve bu çok zor­du. Bizlerden biri başvuracak olursa kabul edilmiyeceğine inan­cımız tamdı. Genç olmak, yüksek bir okulu bitirmiş bulunmak, hükümete göre kuşkulanılmak için yeter nedenlerdi.
Sayfa 82 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Birinci BaskıKitabı okudu
91 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.