Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Edebiyat Sosyolojisi

Gisele Sapiro

En Eski Edebiyat Sosyolojisi Gönderileri

En Eski Edebiyat Sosyolojisi kitaplarını, en eski Edebiyat Sosyolojisi sözleri ve alıntılarını, en eski Edebiyat Sosyolojisi yazarlarını, en eski Edebiyat Sosyolojisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Edebiyat, muhtelif açılardan resmettiği toplumsal yaşamla ilgilenir.
Lanson, edebiyat tarihinde altı yasa olduğunu ilan etmiştir: - "Edebiyat ile yaşam arasında bağıntı yasası": "Edebiyat toplumu ifade eder."
Reklam
Edebi ve sanatsal alanlar, 'güzel' ile 'faydalı'yı ayırarak, ide­ olojik üretim alanından özerkliklerini ortaya koymuşlardır; bu ayırımın kökleri, tarafsız değer yargısı olarak Kantçı estetik değer yargısı teorisi ile ideal güzellik kavrayışında karşımıza çıkar.
Edebiyat dünyası, cinsiyetler arasında eşitsizliğin ve ede­bi tür ayrışmalarının gözlemlendiği yer de olmuştur.
II. Dünya Savaşı'ndan sonra ve özellikle 1970'li yıllardan itibaren edebi alanda kadınların sa­yısının artması, bu alanın temel dönüşümlerinden biridir.
Virginia Woolf'un Deniz Feneri'ndeki kadın-erkek ilişkilerine dair Bourdieu'nün sunduğu analiz 'dünyanın düzenini destekleyen ve oğulun babadan nefret etmesine yol açan bir realizmin ifadesi du­ rumundaki babanın sözleri' ile 'inanca dayanan ihtimali cisimleştiren annenin sözleri' arasındaki zıtlık yoluyla, maskülen ve feminen bakış açılarının dağılımını ortaya koymuştur.
Reklam
Romantizmden beri, alana yeni girenlerin kendilerini ortaya koyma tarzı olarak kabul gören şey, 'orijinallik' ilkesi olmuştur.
"Edebiyat, muhtelif açılardan resmettiği toplumsal yaşamla ilgilenir. Balzac ve Flaubert'in büyük toplumsal fresklerinden Zola ve ekolünün natüralist ortam incelemelerine kadar, realist gelenek, 18. yüzyılın sonundan itibaren, muhtelif toplumsal evrenlerin (aristokrasiden burjuvaziye ve alt tabakalara kadar) ya da meslekî evrenlerin (gazetecilerin, doktorların, okumuşların) âdetlerini; evlilik, aile, okul gibi kurumları, toplumun dönüşümlerini ve toplumsal hareketliliği (sınıf atlamayı, düşüşü) betimlemeye çalışmıştır."
"Matbaanın ortaya çıkışıyla birlikte 'muzır okumalar'ın zararlı etkilerine ilişkin kaygı özellikle Katolik kilisesi tarafından teorileştirilmiştir; Katolik kilisesi, kitapları bazen bir zehire, bazen de kötülüğe benzetmiştir. 18. yüzyıldan itibaren, ahlâki hastalıkları, kolektif çarpıntı krizlerini ve siyasal ayaklanmaları ifade etmek için hekimler tarafından oluşturulan 'ahlâki sirayet' kavramı, yazılı metinlerin matbaayla yayılan toplumsal etkilerini betimlemek için çok uygun görünmüştür."
"Edebî alanı şekillendiren diğer bir karşıtlık, özerkliği savunan güçler ile bağımlılığı savunan güçler arasındaki gerilimdir: Muhakemenin edebiyatdışı siyasal-etik ya da ekonomik sınırlamalardan bağımsızlığını savunan özerklik güçleri, tâbi olmayı savunan güçlere direnmek durumundadır. Bu karşıtlık ilkelerinin aldığı biçimler, toplumsal-tarihsel yapılanmalara göre değişir. Örneğin, özerklik bazen 'sanat için sanat' şeklinde karşımıza çıkabildiği gibi, bazen de 'angajman' şeklinde karşımıza çıkabilmiştir."
36 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.