Flaubert'in basılan ilk romanı Madame Bovary ona büyük bir şöhret kazandırdı. Madam Bovary'de Flaubert, Fransız burjuvazisini o dönemin okurlarını şoka uğratacak kadar objektif bir üslupla ele almıştı. Hayattan sıkılmış orta sınıf ev kadını Emma Bovary'nin, evlilik dışı karmaşık gönül ilişkilerinin ve bunların sonucu olan intiharının (Ölüm her zaman sosyal sınıflar arasında harika bir eşitleyici olmuştur.) anlatımı "gerçekçi" sayılsa da alttan alta Flaubert'in inkâr etmediği, hâli vakti yerinde olanları sevmeyiş iması vardı. "Burjuvaziye karşı nefret duymak faziletin başlangıcıdır." diye yazmıştı bir mektubuna Flaubert.
İnsanlar benim için deli dedi; ama şu soru henüz yanıtlanmış değil: Delilik en yüce zekâ mı, değil mi, görkemli olan ne varsa, çok derin olan ne varsa düşüncenin hastalığından fırlayıvermez mi ?
Can acıtmaktan, acı çektirmekten, başkalarını küçük düşürmekten zevk almak, bilhassa cinsel haz duymak anlamına gelen "sadisme" kelimesi Fransızcaya girdi ve daha sonra "sadizm" ve benzeri şekillerde türlü dillere yerleşti.