Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 1. Cilt

Taylan Kara

Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 1. Cilt Gönderileri

Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 1. Cilt kitaplarını, Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 1. Cilt sözleri ve alıntılarını, Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 1. Cilt yazarlarını, Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 1. Cilt yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bilmediğin, acıyla öğrendiğin şey şudur: "bin yaşasın" diye umursamadığın ve başkalarını ısırmasına ses çıkartmadığın yılanlar, er ya da geç seni de ısıracaktır. Yılan yılandır; sana dokunması sadece bir zaman sorunudur. Sana dokunup dokunmaması yılanların umurunda değildir. Atasözündeki anlamıyla yılanlar "fıtratları gereği" mutlaka dokunur.
Sayfa 150 - pdfKitabı okudu
sayın cehapeliler;
"İktidarın ahlakı", iktidardan çok daha yaygındır. Kendilerini muhalif diye tanımlayan mecrada yaygın bir "iktidar ahlakı" vardır. Bu "muhalif'lerin ahlakı ile iktidarın ahlakı arasında hiçbir fark yoktur. İki düşünce-hareket-topluluk, ahlaken ayrışmıyorsa, birbirlerinden farklı ahlaki değerleri yoksa, diğer alanlardaki farklılıkları sadece birer detaydan ibarettir. İktidar ahlakı ile muhalefet yapamazsınız; yaparsanız yaptığınız şey muhaliflik değildir. Neyin ahlakını yaşıyorsanız osunuz.
Sayfa 143 - pdfKitabı okudu
Reklam
Can Yayınları
Aynı edebiyat ödülü 17 yılda tam 14 kez aynı yayınevine verilince torpil değil midir? Bu önemli ödülün jürisindeki 5 kişinin 4'ünün, ödül verilen yayınevinin yazarlarından ve hatta editöründen oluşması bir sahtekarlık değil midir? Doğan Hızlan'ın, jüri başkanı olduğu kurulda kendi kendisine ödül vermesi, bu ödülü alması, bu utanç verici olayı Emre Kongar'ın övmesi çok mu ahlaki bir tutumdur? Halk "bir torba kömüre iki kilo makarnaya" satılıyormuş! Bak sen! Yazarı bir ödüle satılan toplumun halkının bir kilo makarnaya satılmasında şaşılacak ne var! Yazarın ne ki halkın ne olsun?
Sayfa 142 - pdfKitabı okudu
Kar romanında ilk ve süreğen bir şekilde göze çarpan şey solcu, sosyalist, Cumhuriyetçi, Atatürkçü ya da laik olarak verilen karakterlerin tamamının kötü karakterler olmasıdır. Bunların içinde bir tane bile "normal" insan yoktur. Küçük Emrah filmlerindeki karakterler bile bu kitaptakiler kadar şematik değildir. Bütün Türklerin iyi, bütün Bizanslıların iğrenç olduğu Malkoçoğlu filmleri bile bu kadar karikatürize edilmemiştir. Şablonlaştırmada ve karikatürize etmede O. Pamuk'un bu romanıyla ancak siyasal İslamcıların "başörtüsüz kadın perdesiz eve benzer ya kiralıktır ya satılık" düzeyindeki 5. sınıf romanları yarışabilir. Kitaptaki dini karakterler ise radikalinden ılımlısına mazlum, bilge, nur yüzlü, hoşgörülü, zeki ve fedakardır.
Sayfa 121 - pdfKitabı okudu
"Bu kadar övülüyorsa demek ki iyi yazıyordur," ya da "Koskoca profesör böyle diyorsa demek ki iyi bir şeydir," diye güdülendiğinizde okuduğunuz metnin ne olduğunu analiz etmeniz olanaksızdır. Bu metinlerin gerçekten ne olduğunu anlamak için her şeyden önce hemen her kanaldan topluma sistematik olarak pompalanan bu sloganlardan sıyrılmak gerekir.
Sayfa 100 - pdfKitabı okudu
ağzım açık okuyorum
İçinde Allah yazan ağaçları, domatesleri, meyveleri Barış Manço bu ülkenin resmi televizyonunda huşu içinde gösterirken iktidarda Refah Partisi ya da AKP yoktu.
Sayfa 95 - pdfKitabı okudu
Reklam
Mistisizmin her türlüsü, her türlü akıl dışı açıklama -Mustafa Kemal'i övenler de dahil, özellikle de onu övenler dahil- Cumhuriyetin dayandığını iddia ettiği akılcılığın altını oymaktır. Kendini Cumhuriyetçi olarak tanımlayanların, bulutlardaki Atatürk silüetlerinden dünyaya, saçma sapan sayı hesaplarından maddeye, mesihçi açıklamalardan somuta dönmeleri, kendi ait oldukları dünyaya, akla, aydınlanmaya ve maddeye dönmeleri, var kalmaları için bir zorunluluktur. Aksi takdirde ortada "dönecekleri bir madde" kalmayacaktır. * Son derece basit açıklamaları olan, sıradan doğa olaylarında mucize bulan ve dağa düşen bir gölgede Atatürk silueti görenler mi akılcılığı savunacaktır?
Sayfa 91 - pdfKitabı okudu
Adına ne derseniz deyin bu sayılanlar, "hayatta en hakiki mürşit ilimdir" sözünün hançerlenmesidir. Bugün gökyüzündeki bulutta Atatürk görenler, yarın rüyasında şeyh göreceklerdir. Bugün dağda Atatürk silüeti görenler, "meşe ağacında kelime-i şahadet gören" kadroların yedekleridir. Bulutta Atatürk görenler, dinsel/sihirsel düşünüşün "laik!" kanadıdır.
Sayfa 88 - pdfKitabı okudu
Tarihin şu anında "o acı doğrulama"nın içinde bir yerlerde bulunmaktayız. Cumhuriyetin "uzun intiharı", aydınlanmayı ve aklı bir fazlalık olarak görüp bundan vazgeçtiği ölçüde gerçekleşmiş ve bugün artık geri döndürülemez eşiği çoktan aşmıştır. Cumhuriyet, aydınlanma ve akıldan taviz verdikçe küçülmüş, güç kaybetmiş ve en sonunda anahtarları sessizce teslim ederek kendi devrimini terk etmiştir.
Sayfa 87 - pdfKitabı okudu
Gündüz Vassaf malmış.
G. Vassaf Cehenneme Övgü adlı çok satan kitabında evrim kuramıyla ilgili şunları yazmaktadır: "Darwinistler de bunlara çok benzeyen bir iddiada bulunurlar. Buna göre insan evrimin en üst noktasında, doruğunda yer alır. Evrim merdiveninin en yüksek basamağı, en yüksek yaşam biçimidir insan." "Evrimciler, insanın üstünlüğünü kanıtlama çabası içinde, vücuda oranla beyin ağırlığının en fazla homo sapiens'e olduğunu söylüyorlar. Yine evrimciler, insan beyninde, "daha yüksek" düşünme yetisini düzenleyen çok gelişmiş bir beyin korteksi bulunduğunu, oysa birçok türde hiç kortekse rastlanmadığını belirtiyorlar. İnsanın üstünlüğünü açıklamak için bundan daha sağlam bilimsel kanıt olabilir mi?" "Öylesine etnosantrik, tür-merkezci bir evrim teorimiz var ki bu teoriye göre evrim bizimle son buluyor! Sanki evrimin bir amacı varmış ve nihai amacı da insan türünün yaratılmasıymış gibi. "
Sayfa 77 - pdfKitabı okudu
Reklam
Bir edebiyat, felsefe ya da sosyoloji metninde "kuantum'', "Gödel'', Heisenberg", "Einstein" "Relativite" vs. sözcükleri görürseniz %90 olasılıkla orada: En iyimser olasılıkla YANLIŞ, büyük olasılıkla YANLIŞ BİLE OLMAYAN bir cümle, bir bilim cahili, topluma pazarlanmaya uğraşılan bir düşünce veya yazar vardır. Bu sözcükler, okurların bilimsel şüpheciliğini kuşanması gereken parolalardır.
Sayfa 70 - pdfKitabı okudu
"Türkiye'de okuma yazma yasaklansa ne olur?" sorusunu, bu verilerden yola çıkarak yanıtlamayı deneyelim. Okuma yazmanın yasaklanması, Türkiye' deki insanların çok büyük bir çoğunluğunun yaşamında, "Yeni Zelanda ormanlarında piknik yapmanın yasaklanması" kadar etki yaratır. Şu an bu ülkede okuma yazma yasaklansa, insanların %90'ı için hiçbir şey değişmez. Nüfusun ezici bir çoğunluğu için okuma yazma zaten fiilen yasaktır. Kanunla yasaklanmasına gerek yoktur. Nüfusun %40'ının ayda 1.404 TL, nüfusun %80'inin 2.800 TL ve altında ücretle, nüfusunun yarısının haftada 50 saatten fazla çalışmak zorunda olduğu bir toplumda okumanın koşulları zaten yoktur. Bir insanın karnı açken, cebinde otobüs parası yokken 20-30 TL vererek bir kitap alması hiç de akıllıca bir iş değildir.
Sayfa 16 - pdfKitabı okudu
Sömestir tatiline girdiğimden beri (22 Ocak) 4 kitap okumuşum. Tatilim bitene kadar (17 şubat) 20 kitap meydan okuması yapmayı düşünüyorum. Kitapları pdf arşivimden değil de kütüphanemden seçmeye çalışıyorum, yeni kitap almadan önce birazcık vicdan rahatlatmak adına. Sayfa sayılarına odaklanmadan, kendimi okuma tembelliği döneminden sıyırmak için
Hermann Broch
"Bir romanın tek var olma nedeni, ancak bir romanın keşfedebi­leceği şeyi keşfetmektir. Hayatın o zamana kadar bilinmeyen küçük bir kesitini keşfetmeyen roman ahlaka aykırıdır. Bilgi romanın tek ahlakıdır." (Kundera, Roman Sanatı, Can Yay., 1. basım, s. 18).
Sayfa 178 - Hayal Yayınları
Nitelikli romanlarda metindeki ayrıntıların romanın ana omurgasıyla bir ilişkisi vardır.
Sayfa 59 - Hayal Yayınları
289 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.