Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 2. Cilt

Taylan Kara

Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 2. Cilt Sözleri ve Alıntıları

Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 2. Cilt sözleri ve alıntılarını, Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 2. Cilt kitap alıntılarını, Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 2. Cilt en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir roman, şiir ya da öyküde, gözlere sokulan siyasal bir unsur ya da kaba bir slogan görürseniz orada mutlaka yetersiz bir eser, düşük bir estetik vardır.
Sayfa 185Kitabı okudu
Bir cehalet örneği: Said-i Nursi
Said-i Nursi'ye göre de depremlerin nedeni "işlenen günahlar"dır. "Ramazan-ı Şerifin teravih vaktinde kemal-i neş'e ve sürurla, sarhoşçasına, gayet heveskarane şarkıları ve hazan kızların sesleriyle, radyo ağzıyla bu mübarek merkez-i İslamiyetin her köşesinde cazibedarane işittirilmesi, bu korku azabını netice verdi." Said-i Nursi'ye "neden Erzincan ve İzmir taraflarına daha ziyade ilişiyor?" diye sorduklarında şu yanıtı verir: "Bu hadise hem şiddetli kışta, hem karanlıklı gecede, hem dehşetli soğukta, hem Ramazan'ın hürmetini tutmayan bu memlekete mahsus olması, hem tahribatından intibaha gelmediklerinden, hafifçe gafilleri uyandırmak için o zelzelenin devam etmesi gibi çok emarelerin delaletiyle, bu hadise ehl-i imanı hedef edip, onlara bakıp, namaza ve niyaza uyandırmak için sarsıyor ve kendisi de titriyor."
Sayfa 144Kitabı okudu
Reklam
Siz "çok kültürlülük" ya da "kültürel görelilik" der ve bunu "her yerel kültürel unsur saygındır, kendi içinde de­ğerlendirilmesi gerekir, bu konuda tek doğru yoktur" diye yorumlarsanız bu kulağa çok hoş gelebilir. Ancak bu durum­da "Hindistan'da kocası ölen kadınların kocalarıyla birlikte yakılma geleneği"ne de saygı duymak zorunda kalırsınız. "Kültürel göreliliği" sonsuza uzatan bir yorumun man­tıksal sonucu, 6 yaşındaki kız çocuklarının burka giymesine ya da 9 yaşındaki kız çocuklarının evlenmesine saygı gös­termektir.
(...)Sıradan bir okur, ne kadar somut kanıtlar gösterirseniz gösterin günlerce okuduğu bir yazarın kötü bir yazar, okumak için saatlerce zaman harcadığı bir kitabın kötü bir kitap olduğunu kabul edemez. Günlerce okunan bir kitabın değersiz olması, harcanan zamanın boşa harcandığı anlamına gelir. İnsan “boşa harcanan zaman”, “boşa harcanan emek” duygusuna kolay kolay katlanamaz. Eğer bu kadar zaman harcamışsa onda güzel bir şeyler mutlaka bulmalıdır ve bulur. Harcanan emek/zaman, bu tip okuru, okuduğu kitapları iyi bulmaya zorlamaktadır. Bu nedenle sıradan bir okur emek harcayıp zaman ayırdığı bir kitap için “bu kitap iyi midir kötü müdür?” diye sormaz. Sıradan okurun sorduğu soru “bu kitapta hangi iyi şeyler var?” sorusudur. ( Sıradan Okur ve “Ağır” Kitaplar )
Liberal sol diye tanımlanan bu çevreler, topluma zorla dayatılan dinselleşmeyi, cemaatleşmeyi, siyasal İslam'ın devlet ve toplum içindeki örgütlenmesini sosyalistlerin gözünde önemsizleştirdi. Uyarıda bulunan yazarları ise despotlukla, darbecilikle ve hatta faşistlikle suçladılar.
Sayfa 136Kitabı okudu
Yoğun içerikli ya da anlaması zor kitaplar için “ağır kitap” diye bir deyim kullanılır. Aslında bunlara EZİCİ kitap demek daha doğru olur. Sıradan bir okur, bu kitaplarla aynı düzlemde değildir. Sıradan okur, bu kitapları “okumaz”, deyim yerindeyse BU KİTAPLARA MARUZ KALIR. Çoğu insan bilgiye karşı edilgendir. (...) Sıradan bir okurun bu tür kitapları okuduğunda çekimine girmemesine, daha doğrusu ona karşı argüman geliştirmesine olanak yoktur. Bunun iki nedeni vardır: Birinci neden yazılı ve basılı kitapların bir “aura”sının olmasıdır; deyim yerindeyse “otoritelerin onayı”ndan geçmiştir. Basılmış ve raflara dizilmiş kitaptaki bir fikirle rekabet edecek olan karşıt bir fikir, kitaptaki fikir karşısında 3-0 geriden başlar. “Ağır kitap” okuyan okur, bir şey anlamamışsa sorunu genellikle kendi yetersizliğine bağlar. İkinci neden sıradan bir okurun donanımının “ağır kitap” karşısında yetersiz oluşudur. Örneğin Yuval Noah Harari’nin Sapiens kitabı karşısında çoğu okur bir şey söyleyemez, itiraz edemez çünkü bilgi bakımından ortada büyük bir asimetri vardır. Bu nedenle Sapiens kitabını okuyan hemen hemen her okur, Sapiens’i beğenir çünkü Sapiens kitabının ağırlığı karşısında ağırlık koyamaz; kitaba teslim olur. Heidegger, Nietzsche, Foucault, Schopenhauer, Derrida, Baudrillard, Russell ya da Marx okuyanlar da bu kitaplardan etkilenir. Sıradan bir okurun yaşadığı şey maruziyettir. Bu bir şiddettir ve bu şiddet karşısında sıradan okur edilgendir.
Reklam
Önyargılar hep kötü olarak bilinir, oysa değildir. Herkesin binlerce önyargısı vardır. Önyargılar sayesinde hayatta kalınız. Önyargılı olmaktan korkmamak, ancak “doğru önyargılar" edinmek gerekir.
Sayfa 163Kitabı okudu
Bu ülkede kültür-sanat alanında sol duruşun ölçüsü ne yazık ki hala, "Berkin Elvan ölümsüzdür" düzeyindedir. Nazım Hikmet'ten söz etmek, Gezi'ye güzelleme yapmak, Facebookta "Deniz Gezmiş paylaşımları" yapmak, "iyi ki doğdun Orhan Kemal usta" diye yazı yazmak, AKP karşıtı olmak, bu çevreler için ilerici bir yazar olmaya yeterli ölçütlerdir.
Sayfa 185Kitabı okudu
Kesinlikle, ve çok sakat bir yaklaşım
Sosyalist solun önemli bir bölümünde değerlendirme yaparken yazarların sadece güncel siyasetteki duruşu esas alınır. Eğer yazar güncel siyasette kendi görüşlerine yakın ise o yazarın eseri ne olursa olsun gözü kapalı övülür. Eğer yazar, güncel siyasette kendi görüşlerine uzak ise o yazar Balzac, Dostoyevski ya da Orhan Kemal olsa bile sayfalarında yer alamaz. Sol/sosyalist mecraların bugünkü mantığına göre, eğer bugün yaşasalar Dostoyevski, Tolstoy, Hamsun ya da Balzac gerici denilerek onların kültür sayfalarında kesinlikle yer alamazdı.
Sayfa 184Kitabı okudu
286 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.