Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 2. Cilt

Taylan Kara

Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 2. Cilt Gönderileri

Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 2. Cilt kitaplarını, Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 2. Cilt sözleri ve alıntılarını, Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 2. Cilt yazarlarını, Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 2. Cilt yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Adamlar-kadınlar basının "amiral gemisi"ndeler, basının büyük-orta-küçük bütün gemilerindeler zaten; bu yetmiyormuş gibi "küçük balıkçı kayıkları"nda, taka"larda da olmak istiyorlar ve oluyorlar!
Sayfa 194 - pdfKitabı okudu
Getirmeyi tasarladığınız sistem, devirmek istediğiniz düzenden siyasal, ekonomik ya da toplumsal olarak farklı olacaksa edebiyat anlayışınız da eski düzenden farklı olmak zorundadır. Çünkü toplumsal devrimler, sosyal, politik olduğu kadar düşünsel kopuşlar da gerektirir. Güncel siyasette gösterilen ayırt edicilik, kültür-sanatta da gösterilmek zorundadır. Sol-sosyalist-ilerici bakış, güncel siyasette nasıl ki insandan, toplumdan, insanın özgürlüğünden, eşitliğinden, kardeşliğinden, akıldan, aydınlanmadan, mücadele eden ve kaderini kendi belirleyen insandan yanaysa, kültür-sanatta ve edebiyatta da bu ayrımı ve tercihi yapmak zorundadır. Bugün için kültür-sanat alanı gericilerin, sol-sosyalist-cumhuriyet düşmanlarının tek kale oynadığı bir arena haline gelmiştir. Türkiye'de refleksler ilk önce solda yitirilmiştir. Ahmaklaştırma topluma soldan pompalanmıştır. Ahmaklaştırmaya karşı uyanış da bu nedenle önce soldan başlamalıdır. Ülkemizin sol-ilerici-sosyalist toplamının başarısı ve dönüştürücülüğü, bu kavrayışın keskinleşmesine bağlıdır. Bu olmadan sadece güncel siyasette aldığınız yol sınırlı bir başarı olacak ve kültür sanattaki bu yol ayrımı her aşamada karşınıza çıkacaktır.
Sayfa 190 - pdfKitabı okudu
Reklam
Bu ülkede kültür-sanat alanında sol duruşun ölçüsü ne yazık ki hala, "Berkin Elvan ölümsüzdür" düzeyindedir. Nazım Hikmet'ten söz etmek, Gezi'ye güzelleme yapmak, facebookta "Deniz Gezmiş paylaşımları" yapmak, "iyi ki doğdun Orhan Kemal usta" diye yazı yazmak, AKP karşıtı olmak, bu çevreler için ilerici bir yazar olmaya yeterli ölçütlerdir.
Sayfa 185 - pdfKitabı okudu
Burkayı "modernizme karşı bir mahremiyet alanı" olarak değerlendirmek, ancak Paris'te olanaklıdır. Çünkü Paris'te burka, bir sanat nesnesi yahut ekzotik-oryantal bir "etnografık fenomen" olarak görünebilir. Oysa Afganistan'da burka, kadınların ve 7 yaşından itibaren kız çocuklarının giymesi zorunlu bir giysidir. Kabil'in köylerinde yaşayan kız çocukları için burka pek de "folklorik" bir "fenomen" değildir. Bu nedenle burkanın "yapı sökümü", Afganistan'da değil Paris'te yapılmaktadır. Bir kez bile giymek zorunda kalmadıkları bir dayatmayı süslemek, başka coğrafyalarda milyonlarca kadına zorla dayatılan bir şeye övgüler yağdırmak sadece "yanlış" ya da "entelektüel bir densizlik" değil entelektüel bir suçtur.
Sayfa 171 - pdfKitabı okudu
"virtue signalling" erdem sinyali
"Voltaire solculuğu"nun en önemli özelliği, söze önce kendilerinin ateist olduğunu vurgulayarak başlamalarıydı. Bu vurgu, "dinciliği/gericiliği/yobazlığı meşru hale getirme" suçlamasına karşı onları dokunulmaz kılıyordu. Verilen mesaj şuydu: Ben o kadar demokratım ki ateist olduğum halde dini görüşlerin hakkını savunuyorum! Bu o derece vurgulandı ki bir solcu nerede ateist olduğunu vurgulasa ardından dini bir konuda tutum alacağını ya da bir dinci güzellemesi geleceğini tahmin edebilirdiniz.
Sayfa 155 - pdfKitabı okudu
Fikrinize katılmıyorum ama fikrinizi açıklamanız için canımı veririm.
Ancak hiçbir siyasal İslamcının bu sözü bir solcu, sosyalist, laik ya da cumhuriyetçi için kullandığı asla görülmemiştir. Bir siyasal İslamcı solcu/laik ya da sosyalist bir tek görüşün bile ifade edilme hakkını asla savunmamıştır. "Voltairecilik oynayan" yüzlerce solcu, siyasal islamcıların en pespaye beyanlarını "fikir özgürlüğü" adı altında savundu, onları destekledi, bu korkunç fikirlerin toplumda yayılması için ellerinden gelen her şeyi yaptı.
Sayfa 154 - pdfKitabı okudu
Reklam
Yobazlık coğrafyasızdır; dünyanın farklı farklı yerlerinde farklı farklı kültürlerinde dahi yobazlık birbirinin karbon kopyasıdır. Yobazlık, aynı örüntünün farklı coğrafyalarda sonsuz tekrarıdır. Bazen bir cami imamı, bazen bir kilise rahibi, bazen bir facebook kullanıcısı, bazen bir tarikat şeyhi, bazen bir televizyon programcısı ya da köşe yazan olarak karşınıza çıkar. Her doğa olayı, kaza ya da felaket yobazın zihin dünyasında onun inancını beslemeye yarar. İzmir'de deprem olursa "Allah zina yapanı vurur" diye açıklar, Kabe'de vinç düştüğünde ise "Allah sevdiği kulu yanına erken alır." diye yorumlar. Depremlerde onlarca cami, kilise, havra yıkılmış olsa da bu zihniyet için dikkate değer değildir. 18.373 insanın öldüğü, yüzlercesi çocuk olmak üzere 48.901 insanın yaralandığı, 505 insanın sakat kaldığı Gölcük Depremi sonrasında "7.4 yetmedi mi" pankartını açmaktır yobazlık...
Sayfa 148 - pdfKitabı okudu
Bir toplum için yaşayarak öğrenmenin büyük bedelleri vardır. Avrupa'nın faşizmi öğrenmesi, altı yıllık bir dünya savaşından sonra olmuştu. Bu bilginin her bir "byte"ine karşılık binlerce ceset vardır. Türkiye için konuşacak olursak, Türkiye'nin siyasal İslam'ı öğrenmesi için toplumun bu derece dinselleştirilmesine ya da 15 Temmuz darbesini yaşamasına gerek yoktu. Yıllardır sistemli bir şekilde yapılanlardan sonra bunu zaten herkes görebilir. Dinselleşme, sokaktaki insanın hayatına girecek kadar yaygınlaştıktan sonra bunu saptamak bir marifet değildir. Siyasal İslamın kullandığı "Jakobenizm", "askeri vesayet", "tepeden inmecilik", "İttihatçılık" vs. gibi sözcüklük bir kavram seti, cumhuriyet karşıtı cephenin neredeyse bütün kavramları Birikim Dergisi'nin mutfağında pişirilmiştir.
Sayfa 141 - pdfKitabı okudu
Damda gezen, dört ayaklı, miyavlayan bir canlı çok büyük bir olasılıkla kedidir. Çok düşük bir olasılıkla başka bir hayvan da olabilir ama deneyimlerimizden edindiğimiz önyargılarımızla böyle bir canlıya kedi muamelesi yapar ve büyük bir olasılıkla haklı çıkarız. Bunlar önyargılarımızdır ve bu önyargılar genelde doğrudur. İnsanlar günlük yaşamda küçük olasılıkları ihmal edip büyük olasılıkları dikkate alma eğilimindedir. Önyargılar, bize büyük olasılıkları gösteren paket yargılar, kısa yollardır. Önyargılar, insanların günlük hayatını kolaylaştırır; hayatı kendilerince düzenlemelerine yardımcı olur.
Sayfa 133 - pdfKitabı okudu
İnsanın özgürlükten anladığı "Dünya düzdür" ya da "masa zürafadır" demek olduğu sürece gerçek özgürlüğünü yitirmeye devam edecektir. İnsan türü, kitlesel olarak "aklını kullanma cesareti"ni göstermediği sürece "saçmalama"sına gösterilen alçakça hoşgörü var olmaya devam edecektir.
Sayfa 122 - pdfKitabı okudu
293 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.