Efsuncu Baba - Gönül Bir Yel Değirmenidir

Hüseyin Rahmi Gürpınar

Efsuncu Baba - Gönül Bir Yel Değirmenidir Gönderileri

Efsuncu Baba - Gönül Bir Yel Değirmenidir kitaplarını, Efsuncu Baba - Gönül Bir Yel Değirmenidir sözleri ve alıntılarını, Efsuncu Baba - Gönül Bir Yel Değirmenidir yazarlarını, Efsuncu Baba - Gönül Bir Yel Değirmenidir yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Henüz çoğumuz hayatın künhünü anlayamayarak havada saadet, kuyu dibinde cennet arayan, birbirimizden keramet bekleyen, vahiyata* kapılan, vaatlere aldanan saf kimseleriz.
Sayfa 120 - vahiyat: saçmalıkKitabı okudu
Bilir misiniz etrafımızda Enverî tipine benzeyen ne kadar çok insan vardır. Ve bunlar berikinden daha tehlikelidirler. Çünkü Enverî budalalağıyla maruftu. Ötekiler tabiaten ona benzeyip de akıllı görünenlerdir. Üzerlerindeki yaldızı kazıyınca alttan mükemmel birer Ebulfazl Enverî çıkar. İşte hep bizim, bütün insanların felaketimizin esası budur. Eğer hakikat böyle olmasa dünyada ne bi Napolyon zuhur edebilirdi ne de kendini Türklük ve İslamiyet’i kurtarmaya memur bilen Enver Paşa Tahlise* uğraştığı Türklüğü büsbütün harap etti. Bu zafersiz kahramanın kefenlendirmeden gömdürdüğü insanların hesabını eğer Cenab-ı Hak ondan soracaksa aman ya Rabbi… Sormayacaksa şöyle böyle günahları işlemekten hiç korkmayalım. Enver, son nefesine kadar kendini pek büyük bir işle mübeşşer* bildi. Mükerrer ve müthiş muvaffakiyetsizlikleri onun nefsine olan itimadını kırdıramadı. Siyasi ve askerî maharetinin son iflası felaketinde İstanbul’dan ceraim-i âdiyye* erbabı gibi nah kuyruk firar etti. Hamiyeti* onu diğer bir İslam beldesine koşturdu. Hiçbir millet ve hükümdarın eser-i tevcihi* olmayarak kendi kendine ihraz* ettiği rütbelerin şereflerini haris ruhu için hiçbir vakit kâfi göremedi. Yükselmek, bulutların üzerinde taht kurmak istiyordu. Yaveri-i tali* ve iktidarıyla çıkamadığı bu en son makama bir Bolşevik kurşunu onu uçurdu. Merhum zannetti ki cihanı yenmek, Abdülhamit’i korkutmak kadar kolaydır.
Sayfa 119 - tahlis: kurtarma mübeşşer: müjdelenmiş ceraim-i adiyye: adi suçlar hamiyet: yurdunu, milletini koruma gayreti, millî şeref, haysiyet eser-i tevcih: ilgi gösterme, layık görme, takdir etme ihraz: elde etme, erişme yaver-i tali: şansının yaver gitmesiKitabı okudu
Reklam
Her ferdi hatta her cemaati hoşlandığı yem ile avlarlar. Keyfiyet, böyle oltalara tutulmayacak kadar insanlığımızı terbiye edebilmektedir.
Sayfa 119Kitabı okudu
Kim diyor ki İsrail evlatları bugün yeryüzünde millet-i hâkime değildir. Eski ve yeni dünyada en nafiz* ve kuvvetli sözlerin hangi dudaklardan çıktığını ve en ustalıklı entrikaların hangi fabrikaların mamulatı* olduğunu fark edenler hakikati sezmiş olurlar.
Sayfa 119 - nafiz: içe işleyen, etkili, nüfuzlu mamulat: ürünlerKitabı okudu
Bütün dünyaca fikren o kadar tehlikeli bir devredeyiz ki esmayı üstüme sıçratmamak için bahsi derinleştirmekten kaçıyorum.
Sayfa 118Kitabı okudu
Muharebe ahlakı bozdu. Bütün insaniyeti felsefe ve irfanen birçok seneler geriletti.
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
Hakikatin büyüklüğünü tanıyıp da onunla dost olamayanlar… O kisveye girmiş yalanlar ile oyalanırlar. Bu komedya sahnesinin en arka perdesini kaldırıp asırlardan, asırlardan beri insanlardan saklanan gugukları apaçık beşeriyete göstermek her memlekette kanunen memnudur. Ahlak, adat ve ananelerimiz hayalata o kadar geniş bir saha ayırmıştır ki hakikat, ona en ziyade muhtaç olanların nazarlarında bile daima hakir ve cazibesiz kalır. Binaenaleyh ilim ve irfan çoraklığı içinde kavrulan memleketlerde değil, fen ve bilgide en ileri giden milletler arasında bile bugün bakıcılık, büyücülük, efsunculuk müspet ilimlerden ziyade revaçtadır. Bugün bilfarz bir milyon insan arasında ürkmeden hakikati gören ve cesaretle onu bağırabilen kaç mütefekkir vardır? İşte bu adet, itirafından sıkılacağımız derecede ekall-i kalildir*. Bu cüz, bu koca kitleyi nasıl uyandıracak?
Sayfa 118 - ekall-i kalil: azın azı, pek az, en azKitabı okudu
Güya bütün insaniyet yalanı dolanı ortadan kovarak adl* ve hakikati mevki-i muhteremine* geçirmek için uğraşıyor. Maazallah böyle bir felaket vukuunda hep siyasetler, ticaretler, muameleler durur. Bütün dünya altüst olur. En akıllılarımız her gün aldanıyorlar. En akılsızlarımız her gün aldatıyorlar. Hepimiz daima aldanıyoruz fakat fırsat düştükçe aldatıyoruz. Bu suretle maişet muvazenesini biraz düzeltebiliyoruz. Aldanıp da aldatmayanlar… İşte aç kalan güruh, bu zavallılardır.
Sayfa 117 - adl: adalet mevki-i muhterem: layık olduğu, saygın yerKitabı okudu
Hemen her yerde ve hele ilim ve irfanın zayıf bulunduğu memleketlerde hile, desise* ile daha çok iş görülür.
Sayfa 117 - desise: oyun, entrikaKitabı okudu
Lakin bu abdal adamda bazen en akıllıları teshir edecek bir efsunkârlık peyda olurdu.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.