Bir kere biz karar veren değil, hakkında karar verilenleriz. Yola koşanlar değil, yola koşulanlarız. Yola düşmemiz, yolda olmamız başkalarını davetiye çıkarabilmemiz için yeterli değil. Çünkü davetkâr olan yoldur. Yol davet eder, yol karar verir kimleri üzerin de dolaştıracağına. Yolcular yolda karşılaşırlar, yolda tanışırlar ve hüzün verici olanı şu ki onlar yine yolda ayrılırlar yolun kendisini her yarışında. Yarıp geçmek, yara yara geçmek ve/veya yarışmak yolu yaranların değil, yolca, yol tarafından yarılanların yazgısı. Yargı yolun yargısı, yolculuğun keyfiyatı ise yolcunun yazgısı.
Unuttuğumuz aslında kendimizdir, kendimizi unuturuz bu acımasız hayatın vaveylası içinde. Dışdünyadaki gaileleri bahane ederek aslında hep kendimizden kaçarız ve ceza olarak da sonunda kendimizi kaybederiz. Bütün mücadelemiz kendimizi aramaktır. kendimizi aramakladır. Kendini bulanlar, kendini bilenler, kendine kavuşanlar ne yazık ki azınlıktadır.
Hayatın dizginleri zaman zaman insanın elinden çıkar, durmak istersin duramazsın, kenara çekilmek istersin ama yapamazsın. Biz zat insanın kendine muktedir olamadığı anlardan bir anıdır bu da.