Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Eğil Dağlar Gönderileri

Eğil Dağlar kitaplarını, Eğil Dağlar sözleri ve alıntılarını, Eğil Dağlar yazarlarını, Eğil Dağlar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gariptir ki Türklerin temsil kudreti olmadığını en ziyade Türkler tarafından temsil edilmiş olanlar söylerler.
Sayfa 130Kitabı okudu
Bu şehir Türktür ve Türk olmasa insaniyet güzelliğinden bir âlem kaybeder.
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
Kurdun Ölümü
Bu kurt hikayesi kaç defa beni derin derin düşündürdü. Zannettim ki şair Vigny bizim maceramızı anlatmış! O erkek kurt, ölen ordular; o dişi kurt, anne Anadolu'dur, o kurdun yavruları İnönü ve Dumlupınar çocuklarıdır ki dul annelerinden aldıkları dersi tekrâr ediyorlar: Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal!
Milli hareketi bir kıvılcımken söndürülemeyen nefesler bugün bir güneş olduktan sonra söndürmeye çalışırlarsa ne demeli? Nefesle kaabil-i itfa mıdır çerağ-ı elest?
Vatanda hor görülen bir cemâatiz artık.
Sayfa 9 - 1918Kitabı okudu
Eğil dağlar eğil, üstünden aşam, Yeni tâlim çıkmış, varam, alışam.
Reklam
Eğil Dağlar
Ölenler öldü, kalanlarla muzdarip kaldık. Vatanda hoş görülen bir cemâatiz artık. Ölenler en sonu kurtuldular bu dağlardan Ve göz kapaklarının arkasında eski vatan Bizim diyar olarak kaldı tâ kıyamete dek. Kalanlar,ortada,genç, ihtiyar,kadın,erkek , Harâb olup yaşıyor tâli'in azâbıyle, Vatanda düşmanı seyretmek ızdırâbıyle..
. "Eğil dağlar eğil üstünden aşam" Yeni talim çıkmış varam alışam! O zaman böyle bir heyecandan doğan "Eğil dağlar..." şimdi bir daha Anadolu dağlarından işitiliyor; bu türküyü Kıral Kostantin de hatırlar, Papulas da, arkadaşları da, lâkin bu defa söyleyen ordular değil, önünden kaçamıyacakları bir çığdır. Hudâvendigâr toprağında bugün bulunuşları siyâsi talihlerinden midir, siyâsi talihsizlıklerinden mi? yakında anlaşılır! .
Sayfa 158Kitabı okudu
. Siyasette doğru dâimâ biraz geç söylenir, doğruyu ancak müverrihler söyler. .
Sayfa 153Kitabı okudu
. Yunanlılar İzmir'e çıktıkları gün çok bed-mesttiler, o gün, o feci gün İstanbul'dan Samsun'a bir adamın gittiğini fark edemediler. Her şeyin bittiğini zannettikleri o gün her şey yeni başlıyordu; o adamın neden sonra ismini öğrendiler. Şimdi de rü'yâlarına giriyor. Yunanlılar, bu ismi ve bu adamı, Kartaca “Kadim Caton“u nasıl müebbeden hatırladıysa öyle hatırlayacaklardır! .
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
Mustafa Kemal Paşa
. Yunanlılar, bu ismi ve bu adamı, Kartaca Kadim Caton'u nasıl müebbeden hatırladıysa öyle hatırlayacaklardır. Bir milletin başına gelebilecek ne kadar felâket varsa hepsiyle haşır neşir olduğumuz bu senelerde önümüze düşüp bizi tekrar hayâta çıkaran Mustafa Kemal Paşa'nın simâsını ileride tahattur edecek her Türk, Abdülhak Hâmid'in bu mısra'ındaki çerçeve içinde görecek: Akardı pâyına mahşer-misâl bir millet! .
Sayfa 122Kitabı okudu
. İnönü askerlerinin yaralarını sardırmak için yüz seksen beş bin lira veren bu halk bir maaş aldı mı hemen Yunan bakkallarına, Yunan mağazalarına koşar, bir aylık maaşın yekünu olan bir milyon iki yüz bin lirayı, hem de her ay, Yunanlılara cephâne yetiştiren Yunan teşkilâtının eteğine döker. Bâzan dış yüzü bâzan da yalnız iç yüzü mâvili beyazlı olan bu dükkânlardan alış veriş eden müslümanlar farketmiyorlar ki Yunan ordusuna yataklık ediyorlar; çünkü en basit bir muhâkemeyle bu gafletin başka bir tâbiri yoktur. .
Sayfa 111Kitabı okudu
. Eğer bu iki yavru olmasaydı o güzel ve kederli dul, erkeğini bu büyük imtihan karşısında yalnız bırakmazdı! Lâkin bir vazifesi vardı. O iki yavruyu dağlara kaçırmak, onlara orada açlığa tahammül etmeği ve şehirlerde bir lokma ekmeğe ve bir yatacak yere mukaabil insanın önünde av avlayan zelil hayvanların insanla akdettiği ittifaknâmeye hiç bir zaman dâhil olmamayı öğretmekti. ... Şâir, kurdun o son bakışında ne demek istediğini anlıyor. Asil hayvan, o son bakışıyle demek istiyor ki: “İnlemek, ağlamak, yalvarmak hepsi zillettir. Kaderinin seni sevkettiği yolda uzun ve ağır vazifeni dişini sıkarak ifâ et! Sonra da benim gibi hiç ses çıkarmaksızın ıztırap çek ve öl!” Bu kurt hikâyesi kaç defâ beni derin derin düşündürdü. Zannettim ki şâir Vigny bizim mâcerâmızı anlatmış! O erkek kurt, ölen ordudur; o dişi kurt, anne Anadolu'dur, o kurdun yavruları İnönü ve Dumlupınar çocuklarıdır ki dul annelerinden aldıkları dersi tekrâr ediyorlar: “Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklâl!” .
İşgâle sevinip azanların sesleri kısılıyor...
. Türk orduları, İnönü'nde, yeni Yunan imparatorluğu'nun kartalını yumurtada iken kırmış, Yunan ejderlerini boğmuş, bir taraftan Bursa'ya, bir taraftan Uşak'a kadar paçavra gibi savurmuş. Artık sevincin en büyüğünü duyduk. O günden beri İstanbul muhitinde perde değişmiş gibi bir manzara var, ne nifak, ne şikak, ne fırka; ne tefrika bütün ağızların rengi bir, hâsılı ortalık sütliman. Milli hareketin hızı, sert bir rüzgâr gibi birdenbire bu muhitte üç seneden beri yanan fitneyi söndürdü: Tigın içürdi düşmene zahm-î zebanları Bahsetmez oldu kimse kesildî lisanları Evet muvaffakiyetlerin böyle seyrine doyulmaz bir sihri vardır. .
517 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.