Oysa dünyanın ve dünya insanlığının geldiği bu son dönemeçte ihtiyaç duyulan şey insanın daha atılgan , daha cüretkar, daha pervasız olması değil, tersine önce kendisini sonra etrafını durup dinlemesi, inadına temkinle, teenni ile hareket etmesidir. Habis bir zeka ile her şeye müdahale etmesi, her şeyi keyfine ve gelip geçici heveslerine alet etmesi değil, selim bir akılla uyumu gözetmesi, nizamı gözeterek kendi eseri olan kargaşaya gücü yettiğince nizam vermesidir.
Çocukların küçüklüklerinden itibaren kötülükten nefret etmeyi öğrenmeleri o kadar önemlidir ki sadece Tanrının onu yasaklamış olması nedeniyle değil, fakat kötülüğün bizatihi nefreti mucip olmasından ötürü. Eğer çocuklar bunu küçük yaşlarından itibaren öğrenmez iseler, kuvvetle muhtemeldir ki şöyle düşüneceklerdir: Tanrı yasaklamamış olsaydı, kötülük yapmakta bir beis olmazdı ve bu durum da izin verilirdi ve dolayısıyla belki de ara sıra O bir istisna yapardı.