Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Albert Einstein'ın Hayal Gücü, Uzay ve Zaman Kavrayışımızı Nasıl Dönüştürdü

Einstein'ın Evreni

Michio Kaku

Einstein'ın Evreni Sözleri ve Alıntıları

Einstein'ın Evreni sözleri ve alıntılarını, Einstein'ın Evreni kitap alıntılarını, Einstein'ın Evreni en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ruhların bu karmakarışık dünyasına düzen getirecek olan kişi, bir bakıma yaratılış ve kişilik açısından Einstein'ın tam tersiydi. Einstein basın mensuplarına zamanını daima cömertçe sunar ve onların hoşuna gidecek cümleler söylerken, Newton paranoya eğilimi taşıyan bir münzevi olarak ünlenmişti. Başkalarına karşı son derece kuşkucu olan Newton ile diğer bilim insanları arasında öncelik konusunda uzun yıllar süren kan davaları yaşanmıştı. Az konuşması, bir efsane olmuştu: İngiltere Parlamentosunda 1689-1690 dönemindeki üyeliği sırasında kayıtlara göre onun saygıdeğer meclis heyeti önündeki tek konuşması, bir esinti hissederek görevlilerden birine pencereyi kapatması için yapılmıştı. Biyografi yazarı Richard S. Westfall'a göre, Newton "İşkence altında olan bir adam, en azından orta yaş dönemi boyunca sinir krizinin eşiğinde bocalayan son derece nevrotik bir kişilikti." Fakat bilim söz konusu olduğu zaman hem Newton, hem de Einstein, pek çok önemli özelliği paylaşan gerçek birer ustaydılar. Her ikisi de fiziksel bitkinlik ve çöküşe gidecek kadar yoğun bir odaklanma içerisinde tutkuyla haftalar ve aylar geçirebilirlerdi. Ve her ikisi de evrenin gizemlerini hayallerinde basit bir resim halinde canlandırma yeteneğine sahipti.
Einstein, dini tartışmalar sırasında genellikle birbiri ile karış­tırılan iki tür Tanrı arasında sık sık bir ayrım yapardı. İlk olarak kişisel Tanrı, duaları kabul eden, suları ortadan yaran ve muci­zeleri gerçekleştiren Tanrı vardı. Bu, İncil'in Tanrısı, müdahale­ci Tanrıydı. Sonra bir de Einstein'ın inandığı Tanrı, Spinoza'nın Tanrısı, evreni yöneten basit ve zarif yasaları yaratan Tanrı vardı.
Sayfa 96 - ODTÜ Yayıncılık.
Reklam
Neşe içinde küfrederlerdi, "Epikür'ün şu sözleri bize çok uygun: 'Neşeli fakirlik ne kadar güzel bir şey!'
Zaman, sizin ne kadar hızlı hareket ettiğinize bağlı olarak evrenin her tarafında farklı hızlarda akabilir. Uzayın fark­lı noktalarına dağıtılmış, her biri farklı zamanları gösteren, her biri farklı bir hızda çalışan saatleri gözünüzün önüne getirin. Dünya üzerindeki bir saniye, Ay üzerindeki bir saniye veya Jüpiter üzerindeki bir saniye ile aynı uzunlukta değildi. Aslına bakılacak olursa, siz ne kadar yüksek bir hızla hareket ediyorsa­nız, zaman o kadar yavaşlıyordu.
Sayfa 37 - ODTÜ Yayıncılık.
Fakat eğer maddenin dalga benzeri özellikleri varsa, o takdirde dalgaların itaat ettiği denklem neydi? Klasik fizikçiler okyanus dalgaları ve ses dalgalarına dair denklemler yazma konusunda derin bir deneyime sahip oldukları için, Avusturyalı bir fizikçi, Erwin Schrödinger, bu madde dalgalarının denklemini yazmak için gereken ilhamı buldu.
Einstein-Rosen köprüsü, iki evreni birbirine bağlayan "solucan deliği"nden bilimsel litera­türde ilk kez bahsedilişini temsil eder. Solucan delikleri, birbiri­ne paralel iki kağıt sayfasını birbirine bağlayan bir geçit veya giriş kapısı gibi, uzay ve zaman içerisindeki kestirme yollardır. Halkın solucan deliği kavramı ile tanışması, Oxford'lu matema­tikçi ve kendisini asıl meşhur eden unvanı ile Alis Harikalar Diyarında ve Aynanın İçinden adlı kitapların yazarı olan Charles Dodgson (Lewis Carroll takma adıyla da tanınır) vasıtasıyla ol­muştur. Alice elini aynanın içine soktuğu zaman, aslında iki evreni - Harikalar Ülkesinin garip dünyası ile Oxford'un kırsal bölgesini - birbirine bağlayan bir tür Einstein-Rosen köprüsüne girmiş olmaktadır.
Sayfa 138 - ODTÜ Yayıncılık.
Reklam
Serbest düşüş...bir hikayeye göre Pisa Kulesi'nden aşağıya küçük bir taş ve kocaman bir top güllesi bırakan Galile tarafından bili­niyordu. Galile, dünya üzerinde bütün nesnelerin yerçekimi altında tamamen aynı ivmeyle (9,8 metre bölü saniye kare) düş­tüğünü gösteren ilk insandır.
Sayfa 65 - ODTÜ Yayıncılık.
5. Boyutu Nasıl Anlıyoruz?
Örneğin küçük bir havuzda yaşayan balıklar düşünürsek, bu balıklar nilüfer yapraklarının hemen altında yüzerken, evrenlerinin iki boyutlu olduğu sonucuna varabilirler. İleri geri gidebilirler, sağa sola gidebilirler, fakat üçüncü boyuta doğru "yukarı"kavramı, onlar için yabancıdır. Eğer evrenleri iki boyutlu ise, nasıl olur da gizemli bir üçüncü boyuttan haberdar olabilirler? Günün birinde yağmurun yağdığını varsayalım. Havuzun yüzeyi boyunca üçüncü boyuttaki minik dalgalanmalar yayılır ve bunlar, balıklar tarafından açık şekilde görülür. Bu dalgacıklar yüzey boyunca hareket ederken, balıklar evrenlerini aydınlatma bilen gizemli bir kuvvetin var olduğunu düşünebilirler. Aynı şekilde, bu fotoğraftaki balıklar, bizleriz. Bizler, algılarımızın hemen ötesinde daha yüksek boyutların var olabileceğinden habersiz, işlerimizi üç uzaysal boyutta yapıyoruz. Görünmeyen beşinci boyutla kurabileceğimiz tek doğrudan temas, artık beşinci boyut üzerinde dalgacıklar şeklinde görülen ışıktan ibarettir.
Sayfa 131 - Odtü Yayıncılık Michio KakuKitabı okudu
2003 yılında, uydu verileri evrenin 13,7 milyar yaşında olduğu­nu göstermiştir.
Sayfa 103 - ODTÜ Yayıncılık.
Einstein, tıpkı Newton gibi genişleyen veya daralan bir evre­ne göğüs germek zorunda kalsa da, o sırada geçerli olan ebedi, durağan bir evren fotoğrafını yırtıp atmaya hala hazır değildi. Devrimci Einstein, hala evrenin genişlemekte olduğunu veya bir başlangıcı olduğunu kabullenecek kadar devrimci değildi. Bulduğu çözüm, epeyce güçsüzdü. 1917 yılında denklemlerine "düzeitme payı" adı verilebilecek bir şeyi, "kozmolojik sabit"i ilave etti. Bu katsayı, çekme kuvvetini dengeleyen itici bir anti çekim önermekteydi: Evren, durağanlaştırılmıştı...kozmolojik katsayı, boş uzaya bir enerji atamaktay­dı. Artık "karanlık enerji" olarak adlandırılan bu anti çekim ele­manı, mutlak boşluğun enerjisiydi.
Sayfa 99 - ODTÜ Yayıncılık.
918 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.