Birbirlerinin arkasından insanların genelde pek hoş şeyler söylenmediklerini bilmez değildim; ama bunlar sanki kendileri dünyanın en iyi insanılarıymış ve el âlemi yargılamak onlara verilmiş ayrıcalıklı bir görevmiş gibi heskesten öfkeyle ya da kıskançlıkla söz eder, hiçbir zaman kimse hakkında güzel, övücü bir şey söylemezlerdi; hemen herkes hakkında bildikleri kötü bir şeyler vardı.
Sayfa 6 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
İyi insanlar mutsuzdular ve kötüler onların tepelerine biniyordu. Kötülerse iyilerden hep daha başarılı ve akıllıydılar. Ama sonunda kötüler nasıl olduğu pek anlaşılmasada bir şekilde yeniliyor ve iyiler üstün geliyordu.
Zırhlar içinde tepeden tırnağa
Ve bir mezar gibi dilsiz, korkunç
Yürüyor ıssızlıkta, Hun başbuğu Attila
Ardından kara bir bulut gibi gelen ordusu haykırıyor :
"Hani, nerede... nerede şu güçlü Roma?"
Sayfa 185 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Gözlemlerime göre aile ya da akrabalar birbirlerine yabancılardan daha kötü davranıyorlardı, çünkü birbirlerinin eksik ya da gülünç yanlarını yabancılardan daha iyi biliyor, bu yüzden de birbirlerini çok daha acımasızca çekiştiriyor, kavgaları dövüşleri çok daha acımasız oluyordu.
Güneşe özel bir sevgim var. Onun adını, adındaki gizli tınıyı, ahengi seviyorum. Gözlerimi yumup, yüzümü onun sıcacık ışıklarına bırakmayı, bir tahta aralığından ya da dallar arasından kılıç gibi geçerken onu avucumla tutmayı seviyorum.
Hiç farkında olmadan kitap okumaya alışıp gitmiştim. Büyük bir keyifle elime alıyordum kitapları. Kitaplarda anlatılan hayatla gerçek hayat arasında hoş farklar vardı. Gerçek hayat gitgide ağır bir yüke dönüşüyordu.
Pırıl pırıl, çok tatlı bir sabah, ama ben biraz keyifsizim; kimseciklerin olmadığı kırlara doğru uzaklaşmak istiyorum; çünkü, biliyorum: İnsanlar hep yaptıkları gibi bu aydınlık, ışıl ışıl günü de kirletecekler.