Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

el Cihad ve'l İctihad

Ebu Katade el-Filistini

el Cihad ve'l İctihad Gönderileri

el Cihad ve'l İctihad kitaplarını, el Cihad ve'l İctihad sözleri ve alıntılarını, el Cihad ve'l İctihad yazarlarını, el Cihad ve'l İctihad yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kitap, hakka hidayet eder, demir ise ondan çıkanları düzeltir. İnsanların durumunu ancak bu düzeltebilir. İnsanlar arasında bu ikisinden -kitap ve demirden- birisi zayıflarsa fesat ve harap hâsıl olur.
Reklam
Davet ve cihad silsilesi böyledir. Bir dönemden başka bir döneme uzanır. Bu, günümüze kadar ne durmuştur nede kesintiye uğramıştır.
Tatarların Şakhap Savaşında Hezimete Uğraması...
Aynı şekilde hakkı, hidayeti ve sünneti beyanında İmam Ahmed B.Teymiyye’nin durumu da böyleydi. Kelamcı, felsefeci ve sufilerin bid'atlerini ortaya çıkardı. Heva ehlinin üstünü örttüğü hakikatleri en güzel ve saf biçimiyle açtı. Sonra mücahidlerin konumuna geçti ve tatarlara karşı savaştı. İnsanları onlarla savaşa teşvik etti. Müslümanların meliklerini onlara karşı yönlendirdi ve eğer tatarlara karşı cihad görevini yerine getirmezlerse o ve beraberindeki Müslümanların, onları değiştirip yerlerine başka melikler getirecekleri ile tehdit ettiler. Tatarlar ile savaşmak insanlara sorunlu gibi gözükünce ve savaşın hangi türü ile onlara karşı savaşacaklarını bilemeyince, onlarla savaşın İslam şeriatından imtina edenler ile savaş türünden olduğunu onlara beyan etti. Bunun üzerine hak apaçık geri döndü. Allah kederi kaldırdı ve tatarlar Şakhap savaşında hezimete uğradılar.
Zehebi şöyle der: “Ubeydiler, sarih küfürleri aleni işlemeye başlayınca mağrip alimleri onlara karşı savaşmak üzere icma ettiler. İmam Ahmed B.Ebi Velid, insanlara hutbe verdi ve şunları söyledi: “Allah’a karşı küfür işleyen, Allah’tan başka rab olduğunu iddia eden, Allah’ın hükümlerini değiştiren, nebiye ve nebinin ashabına sövenlere karşı cihad edin!” Bunun üzerine insanlar ağlamaya başladılar. Rebi el-Kattan giyimli bir ata bindi. Boynunda Mushaf, etrafında büyük bir kalabalık, kâfirlerle cihad ayetlerini okuyordu. O ve birçok kimse şehid oldular.”
Ebu’l-Ferec İbnu'l-Cevzi şöyle der: “Ubeydilerin Mısır naibi Cevher es-Sakali, önder imam Ebu Bekir en-Nablusi’yi çağırır ve ona: “Bize, ‘bir kimsede on ok bulunursa, Rumlara bir, bize ise dokuz tanesini atması gerekir’ dediğin ulaştı?” Ebu Bekir en-Nablusi: “Ben böyle söylemedim. Bilakis şöyle dedim: ‘Bir kimsenin yanında on ok bulunursa, dokuzunu size atması gerekir. Ve onuncusunu da size atması gerekir. Kuşkusuz siz dini değiştirdiniz, salihleri öldürdünüz ve ilahi nur iddiasında bulundunuz!” bunun üzerine kılıcını çıkarıp onu öldürdü ve bir Yahudi’ye derisini yüzmesini emretti.”
Reklam
Ruayni şöyle der: “Kayravan âlimlerinden; Ebu Muhammed B.Ebi Zeyd, Ebu’l-Hasan el-Kabisi, Ebu Kasım B.Şeblun, Ebu Ali İbn Haldun, Ebu Muhammed, et-Tubayki, Ebu Bekir B.Azre gibi zamanın âlimleri, Beni Ubeyd’in durumunun, mürtedlerin ve zındıkların durumu olduğunda icma ettiler. Mürtedlerin durumunda olmaları, izhar ettikleri şeriata muhalefetlerinden dolayıdır. İcma ile, miras olunmazlar. Zındıkların durumunda olmaları ise, gizlemiş oldukları, Allah’ın sıfatlarını inkâr etmelerinden dolayıdır. Zındıklıkları üzerine öldürülürler.” Bunun üzerine âlimler onlara karşı savaşa çıkmışlardır.
Âlimler daima Allah’ın bu ümmet üzerindeki hücceti olmuşlardır. Tıpkı imam Ahmed’in Kur’ân’ın mahlûk oluşu fitnesindeki tutumu gibi. O, neredeyse bu ümmeti kasıp kavuracak ve onu şirk ve küfre çıkaracak bu fitne karşısında, sorumluluğu altındakileri himaye eden bir aslanın tutumunda durmuştur. Allahu teala’da onu desteklemiş ve teyit etmiştir. Yine batini Ubeydilerin fitnesinde Sahnun’un etbaından olan maliki imamlarının tutumlarında olduğu gibi. Onlar, Ubeydiler’e karşı savaşmış ve onların zındıklıklarını ortaya çıkarmışlardı.
Peygamberimiz (sav) şöyle buyuruyor: “Benden önceki ümmetlere gönderilen peygamberlerin ümmetleri arasında havarileri ve sünnetlerine ve emirlerine uyan ashabı bulunurdu. Daha sonra onların halefleri geldiler ki; yapmadıklarını söylüyorlar ve emrolunmadıklarını yapıyorlar. Kim onlara karşı eliyle cihad ederse mü'mindir. Kim onlara karşı dili ile cihad ederse mümindir. Kimde onlara karşı kalbi ile cihad ederse mü'mindir.”
Taifetu’l Mansura (İlim ve Cihad Taifesi)...
Nebinin varisleri iki sınıftır: Hakka ve hidayete davet eden âlimler. Bunlar, insanlardan hiçbir şeyi saklamazlar. Diğer bir sınıf vardır ki, bunlar bu ilmi himaye ederler ve hevalarına uyduklarında insanlarda bunu ikame ederler. Bunlar, Allah yolundaki mücahidlerdir. Bu ikisinden de hayırlısı ise, iki fazileti bir arada bulundurandır. Bu, Taifetu’l Mansura’nın özelliğidir. Bu, ilim ve cihad taifesidir.
Reklam
Tirmizi Sünen’inde hasen sahih olduğunu söyleyerek rivayet ettiği bir hadiste Resulullah (sav) şöyle buyurmaktadır: “Kuşkusuz din garip başladı ve garip olarak geri dönecektir. Gariplere müjdeler olsun. Onlar, benden sonra sünnetimden insanların ifsat ettiklerini ıslah edenlerdir.” Başka bir rivayette ise onlardan bahsederken: “Dinleri için kaçanlar. İsa (as)’ın yanında toplanırlar.”
Ukbe B.Amir’den (r.anh) rivayet olunan bir hadiste ise Resulullah (sav şöyle buyurmaktadır: “Allah’ın emri üzerine savaşan ve düşmanlarına galip gelen, ümmetimden bir grup sürekli var olacaktır. Onlara muhalefet edenler onlara bir zarar veremeyecekler. Kıyamet kopana kadar onlar bu halleri üzere olmaya devam edecekler. Bu kimseler her zaman gariplerdir.
Peygamberimiz (sav) şöyle buyuruyor: “Ümmetimden kıyamete kadar hak üzere savaşan bir taife var olacaktır. Meryem oğlu İsa semadan iner ve imamları ona: ‘Gel bize namaz kıldır’ der. Oda: ‘Hayır, Allahu teala’nın bu ümmete ikramı olarak bazınız bazınız üzerinize emirlersiniz’ der.”
Allahu teala, hak ve hidayet ile kılıç ve mızrağını taşıyan ve yardım olunan bir taifenin kıyamete kadar var olacağını yazmıştır.
Ne zaman insanlar bir bidat çıkaracak olsalar, alimler dimdik ayakta durur, onun sahteliğini ortaya çıkarır ve insanları ondan uzaklaştırır. Ne zaman insanlar bir sünnetin cahili olsalar onu izhar eder ve ümmete öğretirler. Ne zaman bu ümmetin içinden onun için şer isteyen birileri çıksa veya dışarıdan saldırganlık etmek isteyen birileri gelse, boynuzunu kırana ve arkasına dönüp deliğine girene dek kılıçla onun karşısında dururlar. Ebu Bekir Sıddık (r.anh) mürtedlere karşı böyle yapmıştır. Yine Ali B.Ebi Talib (r.anh) Haricilere karşı böyle yapmıştır. Abdullah B.Abbas’ı (r.anh) onlara göndermiş. O da onlarla münazaralarda bulunmuş ve birçoğunu döndürmüştür. Sonra onlarla savaşmış ve onlardan büyük bir kitleyi katletmiştir. Ömer B.Abdulaziz’de onlara karşı aynı uygulamayı yapmıştır.
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.