Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İspanyolca Türkçe Bakışımlı Hikayeler

El Doctor Jekyll Y El Senor Hyde

Robert Louis Stevenson

El Doctor Jekyll Y El Senor Hyde Gönderileri

El Doctor Jekyll Y El Senor Hyde kitaplarını, El Doctor Jekyll Y El Senor Hyde sözleri ve alıntılarını, El Doctor Jekyll Y El Senor Hyde yazarlarını, El Doctor Jekyll Y El Senor Hyde yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Merakı dindirmek zor olabilir fakat onu yenmek daha zordur.
Sayfa 54 - Ren yayınlarıKitabı okudu
Bir soru sormak yokuş aşağı taş yuvarlamak gibidir. Sen tepede oturursun ve taş yuvarlanır, başka taşlara çarpar, onlar da yuvarlanır ve en sonunda bahçesinde oturan yaşlı birinin kafasına düşer.
Ren yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hayatın bütün gerçeklerini bilseydik, ölümden bu kadar korkmazdık.
Ren yayınlarıKitabı okudu
148 syf.
·
Puan vermedi
Süper
Efsaneydi. Sürükleyici bir kitap. Okurken baya düşündürüyor ve düşünürken bazı şeylerin çıkmaza gittiğini anlıyorsun. Olayın içinde birşeyin olduğu hakkında emin oluyorsun ama öyle bir şey olduğunu asla tahmin edemiyorsun. Baya güzeldi yani. En sonunda şaşırdım. Kitapta elbette verilen bir mesaj var. Her ne kadar bir "hikaye" olsa da gerçeklikle bağlantısı var. Hepimiz kötülüklerimizi içimizde saklıyoruz. Günahlarımızı binevi. Bunu anlaşılabilecek en iyi şekilde anlatıyor. Herkese öneririm bir çırpıda okunulabilir.
Dr. Jekyll ve Mr. Hyde
Dr. Jekyll ve Mr. HydeRobert Louis Stevenson · Büyülü Fener Yayınları · 201720,2bin okunma
“Benim elim haçın üstünde,” dedi. “Rahibin dediğine göre sen Hıristiyan değilmişsin. Fakat dur da, bir an için benim gözlerinden bak ve gör Acılar İnsanı’nın yüzünü. Hepimiz onun gibiyiz; günahın vârisleriyiz biz. Bizim olmayan bir geçmişe katlanmak, o geçmişin kefaretini ödemek zorundayız. Ben dahil hepimizin içinde ilahî olandan bir kıvılcım
"Seni seviyorum,” dedim bir kez daha ve titrek elimi uzatarak elini tuttum, dudaklarıma götürdüm, öptüm. Hiç karşı koymadı ama olduğu yerde hafifçe sindi. Haşin değil fakat çatık kaşların eşlik ettiği, kederli ve şaşkın bakışını görebiliyordum. Ardından bir karara varmış gibi elimi kendine doğru çekti ve aynı anda kendisi de biraz öne
Reklam
Annenin görünümü ve (nasıl desem) ahbaplığı, oğula ilişkin görüşümü teyit etti. Aile kanı, belki de uzun süreli aile içi birleşmelerden dolayı bozulmuştu; bu durumun mağrurlar ve ayrıcalıklılar arasında yaygın bir hata olduğunu biliyordum. Doğrusu biçim ve kuvvet açısından herhangi bir bozulmaya uğramadan nesilden nesile devredilmiş bedende herhangi bir zayıflama yoktu ve bugünkü çehreler, tıpkı bana portreden gülümseyen iki yüzyıl öncesinin çehresi gibi, ilk örnekleriyle keskin bir benzerlik taşıyordu. Ne var ki zekâ (en kıymetli yadigâr) yozlaşmış, atadan gelen bellek mirası tükenmeye başlamıştı ve annede budalalığa erişip oğulda faal bir tuhaflığa varan şeyi ortaya çıkarmak için güçlü kuvvetli, avam bir katırcı ya da kaçakçıyla soyun melezlenmesi gerekmişti. Yine de ailenin iki üyesi arasında anneyi tercih ederdim. İntikamcı ve kolay yatışan mizacı, ani çıkışları ve utanmalarıyla bir tavşan kadar kestirilemez yapıdaki Felipe'yi neredeyse tehlikeli bir varlık olarak görebilirdim. Anne hakkında ise sadece iyi düşüncelere sahiptim. Tıpkı bilgisizce taraf tutmaya meyleden seyirciler gibi ben de bu ikisi arasında için için yandığını hissettiğim husumet konusunda bir tür yandaş oluverdim. Doğrusu, söz konusu husumet daha çok annede hissediliyordu. Felipe yaklaşırken anne bazen içini çekiyor, anlamsız bakışlarla dolu gözleri sanki dehşet ya da korkuyla kısılıyordu. Annenin duygulan daima belirgin ve kolayca anlaşılır nitelikteydi ve bu gizli uzak durma aklımı meşgul ediyor, ne gibi bir sebepten kaynaklandığını, hatanın sahiden kesinlikle oğulda olup olmadığını düşünmeme yol açıyordu.
Sonunda ikiliyi daha yakın işbirliğine mecbur eden bir durum ortaya çıktı, Mr. K. yine kadavra kıtlığı çekiyordu. Öğrenciler hevesliydi ve öğretmenlerinin gösterişinin bir parçası da her zaman tedarikliymiş gibi yapmaktı. Aynı zamanda kırsal Glencorse Mezarlığı'nda bir defin yapıldığı haberi gelmişti. Aradan geçen zaman burayı pek az
18.. yılında, büyük servet sahibi bir ailenin, eli ayağı düzgün, sağlıklı bir çocuğu olarak dünyaya geldim. Tabiatım itibarıyla çalışmaya meyilli, akranlarım arasında aydın ve iyi olanların saygısını kazanmaya değer veren, dolayısıyla da onurlu ve ayrıcalıklı bir geleceği her yönüyle garantilediği söylenebilecek biriydim. Hakikaten de hatalarımın
Her şeyin bir sonu olduğu gibi her şeyin bir sınırı da vardır.
Sayfa 77 - Kültür YayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.