Aşkın gözü kör müdür? Yoksa onu körleştiren gören midir? Bir çocuğun anlatımıyla, bozkırın ortasında okuru kendi seçimine bırakıyor Cengiz Aytmatov. Kimi seçeceğine, hangi değere uyup uymadığını tartışmak tamamen okurun hakkı. Savaşın ortasında düşünün, düşünebildiğiniz kadar. Bu savaş sadece cephede silahlarla devam etmiyor ;savaş Cemile'nin duruşuyla, Dümyar'ın türküleriyle, Küçük Seyit'in çocuk ruhuyla devam ediyor. Onların savaşını tartışmak ise yakınlarının hakkı oluyor. Bir bakışın, kelimenin ve duruşun anlamını bu savaşın içinde anlamlandırmanın, ucu bucağı olmayan bozkırın derinliklerinde yaşamaya devam etmenin ve bu yaşamı sunmak için birilerinin ne zorluklar çektiğinin her sayfasında farkında olduğum bir kitaptı. Aşkın;tabiata, vatana, insana, sanata karşı yönlendirilmiş her şeklinin farkında olmaya devam ettim böylece. Aşkın geçmişinin dahi önemli olduğunu fark ettim. Peki Cemile bunu farkında mıydı? En başta sorduğum sorunun cevabını işte tam bu noktada aldım.